Rabbin Rızasını Kazanmanın Yolu

Allah’ın rızası nasıl kazanılır? Rabbin rızasını kazanmanın yolu.

Cenâb-ı Hakk’ın rızâsı bâzen büyük bir şeyde, bâzen orta, bâzen de küçük bir şeyde gizlidir. Gazabı için de aynı şey geçerlidir. Öyleyse Allâh’ın bütün mahlûkâtına şefkat, merhamet ve muhabbetle yaklaşmalı, gerektiğinde hizmetlerine de koşmalıdır.

İslâm, bütün canlılara, insanlara, hayvanlara ve bitkilere dahî merhamet ve muhabbetle muâmeleyi emreder. Onların her birine karşı insanoğlunun vazîfeleri vardır. İşte İslâm’ın güzelliği, bütün varlıkları ihâta eden bu âlemşümûl muhabbet ve merhamet anlayışında gizlidir. Bir Müslüman, uzun yollar boyunca bin bir canlıya; hayvanâta, ağaca, güle, sümbüle, bülbüle hizmet ederek akıp giden ve bereket taşıyan bir ırmak gibidir ki sonunda onun varacağı menzil ancak sonsuzluk ve vuslat deryâsıdır.

Güneş için ısıtmamak nasıl imkânsız ise, büyük ruhlar için de mahlûkâta acımamak öyle imkânsızdır. Merhamet, bütün âleme yayılmış ilâhî bir cevherdir. O sevgi ve şefkatin kaynağı da Cenâb-ı Hak’tır. Merhametten mahrûm olanlar, en büyük hazineyi, yâni saâdetin kapısını açacak anahtarı yitirmişlerdir.

Muhabbetin kaynağına Allâh ve Resûlü’nde erişen Hak dostları, ebediyen bütün mahlûkâtın dostu olarak kalırlar. Onlar mâzî olmazlar, ömürleri, vefatlarından sonra da devâm eder. Hak dostu Yûnus Emre Hazretleri bunu ne güzel ifâde eder:

Yûnus öldü deyû salâ verirler

Ölen hayvan imiş âşıklar ölmez.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

HANGİ KALP ALLAH RIZASINI KAZANIR?

Hangi Kalp Allah Rızasını Kazanır?

ALLAH RIZASINI KAZANDIRACAK AMELLER

Allah Rızasını Kazandıracak Ameller

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.