Peygamberimizin Nurlu Duâsı

Sahabe Efendilerimizden rivayetlere göre Efendimiz (s.a.v.) zaman zaman bu nurlu duâları okurlardı...

Sahabe Efendilerimizden rivayetlere göre Efendimiz (s.a.v.) zaman zaman okuduğu nurlu dualar...

PEYGAMBERİMİZİN DUALARI

Abdullah bin Abbas -radıyallahu anhüma-’dan rivâyete göre Peygamber Efendimiz’in duâlarından biri şu duâ idi: peygamberimizin-duasi_1

“Allah’ım! Kalbime büyük bir nûr ver; gözüme bir nûr, kulağıma bir nûr ver; sağıma bir nûr, soluma bir nûr ver; üstüme bir nûr, altıma bir nûr ver; önüme bir nûr, arkama bir nûr ver; bana büyük bir nûr ihsân eyle!”

Diğer bir rivayette şu ilave vardır: “Sinirlerime bir nûr, etime bir nûr, kanıma bir nûr ver; saçlarıma bir nûr, derime bir nûr ver!”

Rasûlullâh -sallallahu aleyhi ve sellem- duâsında bunları söylerdi. (Buhârî, Deavât, 9; Müslim, Müsâfirîn, 181) Muğîre bin Şu’be’den rivâyet olunduğuna göre Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-’in duâlarından biri de şu idi: peygamberimizin-duasi_2

“Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur, sâdece O vardır. O tektir ve şerîki (ortağı) yoktur. Mülk O’nundur, hamd de O’na mahsustur. O, her şeye kâdirdir/her şeye gücü yeter. Allah’ım! Sen’in verdiğine mâni olacak yoktur, Sen’in menettiğini de verecek yoktur. Servet sâhiplerine Sen’in katında malları fayda vermez. (Ancak amel-i sâlihlerinden fayda görürler.)” (Buhârî, Ezân, 155, Deavât, 18; Müslim, Salât, 193; Tirmizî, Salât, 180; Muvattâ’, Kader, 8; İbn Hanbel, Müsned, III, 87) Abdullah bin Abbas -radıyallahu anhüma-’dan rivâyete göre Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-’e bazı kimseler gelip:

“İnsanlar; yâni Ebû Süfyan ve arkadaşları sizinle muhârebe etmek için adam ve silâh toplamışlar, hazırlık yapmışlar. Onlara mukabele edecek derecede kudretiniz yoktur. Onlardan sakınınız.” diye korkutmak istediklerinde, bu söz müminlerin yakînî îmânlarını ve cesâretlerini artırıp,

Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz de: 

peygamberimizin-duasi_3

“Allah bize kâfidir, o ne güzel vekîldir!” buyurdu. Mü’minler de böyle söylediler. (Buhârî, Tefsîr, 3/13; Vâhidî, Esbâbu Nüzûl, s. 135) Kaynak: Mahmud Sami Ramazanoğlu, Dualar ve Zikirler

İslam ve İhsan

HADİSLERDE GEÇEN DUALAR

Hadislerde Geçen Dualar

PEYGAMBER DUALARI

Peygamber Duaları

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.