Peygamberimize Muhabbetin İlk Şartı

Muhabbetin ilk şartı, sevileni unutmamak; söz, fiil, his ve fikir bakımından ona benzemektir. Yine hayatın her ânında sevdiğini takip edip onunla ayrı düşmekten ve ona muhâlefetten sakınmaktır.

Peygamber Efendimiz’in muhabbetiyle dolu bir kalbe sahip olabilmek için, öncelikle O’nun Sünnet-i Seniyyesi’ni güzelce öğrenip yaşamak gerekir.

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Nefsim kudret elinde olan Allâh’a yemin olsun ki; sizden biriniz, ben kendisine anasından, babasından, evlâdından ve bütün insanlardan daha sevimli olmadıkça hakikî mânâda îmân etmiş olamaz.” (Buhârî, Îman, 8)

Çünkü O’nun hayâtı bilinmeden ve kalpler O’nun sevgisiyle bezenmeden, makbûl bir İslâmî yaşayış mümkün değildir. Allâh’ın sevgisini kazanmak dahî Peygamber Efendimiz’e tam bir şekilde tâbî olmaya bağlıdır.[1] Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, işte bu sebeple “muhabbet” üzerinde titizlikle durmuştur.

Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, “Âhir Zaman Nebîsi” ve “Peygamberlerin Sonuncusu”dur. Bu sebeple O, kıyâmete kadar gelecek bütün insanlık için en güzel örnek şahsiyettir.

Önceki peygamberlerin hayatlarından günümüze, son derece sınırlı bâzı hâtıralar nakledilebilmiştir. Hâlbuki Âhir Zaman Nebîsi’nin en basitinden en girift ve mükemmeline kadar neredeyse bütün fiil ve sözleri nakledilmiştir. İfâdeye aksedebildiği kadarıyla gönül âlemi de, anbean tâkib edilmiş ve târihe bir şeref levhası hâlinde kaydedilmiştir. Bu sebeple târihte hayâtının tamamı en ince teferruatına kadar tespit edilebilen tek insan, Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’dir. İşte İslâm ahlâkını teoriden pratiğe yükselten ve diğer ahlâkî sistemlerden üstün kılan da budur.

Bizlere düşen vazife, Peygamber Efendimiz’in nezih hayâtını ve hadîs-i şerîflerini en güzel şekilde öğrenmeye, yaşamaya ve öğretmeye çalışmaktır.

Zâten, Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-ʼin hayâtı ve hadîs-i şerîfler, Kur’ân-ı Kerîm’i anlamak için vazgeçilmez bir kaynaktır. Bunlar, Kur’ân-ı Kerîm’in ilk ve en mükemmel tefsîridir. Ayrıca bir müslümanın İslâm kültürüne âşinâ olabilmesi de, Fahr-i Kâinât -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in örnek hayâtından hisse alarak yaşamasına bağlıdır.

Hâsılı, müslüman bir genç, hayatın her safhasıyla ilgili en güzel, en doğru ve en ulvî ölçüleri, Siyer-i Nebî’de bulabilir. Bu hakîkati, batılı bir mütefekkir, şöyle îtiraf etmiştir:

“Hiç kimse Hazret-i Muhammed’in hayat ölçülerinden daha ileriye bir adım atamaz. Bütün başarılarına rağmen Avrupalıların koymuş olduğu kânun ve nizamlar, İslâm kültürüne göre eksiktir. Biz Avrupa milletleri, medenî imkânlarımıza rağmen, Hazret-i Muhammed’in son basamağa kadar yükseldiği merdivenin daha ilk basamağındayız. Şüphe yok ki, hiç kimse bu yarışta O’nu geçemeyecektir. Ve bu kitap (Kur’ân) da son derece pratik olduğundan, ebediyyen tesirini kaybetmeyecek ve diğer milletleri etrafında toplayacaktır.” (Johann Wolgang von Goethe)

[1] Bkz. Âl-i İmrân, 31.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hakk'a Adanmış Gençlik , Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.