Peygamberimiz Camiye Girerken ve Camiden Çıkarken Ne Derdi?

Peygamber Efendimiz (s.a.v) camiye girerken ve camiden çıkarken ne söylerdi? İşte camiye girerken ve çıkarken okunacak duanın Arapçası, Türkçe okunuşu ve anlamı...

Hz. Hüseyin’in kızı Fâtıma (r.a), muhtereme ninesi Fâtımatü’l-Kübrâ’dan (r.a) naklediyor:

“Resûlullah Efendimiz, mescide girerlerken Muhammed’e (s.a.v.) salât u selâmda bulunurlar ve şöyle buyururlardı:

Okunuşu: "َAllahümme’ftah a'layya ebvâbe rahmetike."

“Ey Rabbim! Bana rahmetinin kapılarını aç!” desin. (Ebû Dâvud, Salât, 18/465)

Çıkarken de peygambere salât ve selâm etsin ve:

Okunuşu: "َAllahümme'simni mineşşeydan."

“Ey Rabbim! Beni şeytandan koru” desin. (İbn Mâce, Mesâcid, 13)

Bu dua, mescide girmeden evvel de okunabilir, girdikten sonra da. Ama önce okumak daha evlâdır.

Peygamber Efendimiz de kendi Peygamberliklerine îmân ediyorlardı. Bu sebeple kendilerine salât u selâm ediyor, Peygamberlik makâmına tâzimde bulunuyorlardı. Bunun yanında bir de ümmetine nasıl dua edeceklerini öğretiyorlardı.

Camiye girerken rahmet isteniyor, böylece Allah Teâlâ’nın sevabına ve Cennet’ine yaklaşılıyor. Çıkarken de Cenâb-ı Hakk’ın fazl u ihsânı taleb ediliyor. Zîrâ namazdan sonra mü’minler helâl rızık temini ile meşgul olacaklardır. Nitekim Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:

“Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağırıldığı (ezan okunduğu) zaman, hemen Allah’ı zikretmeye (hutbe ve namaza) koşun ve alışverişi bırakın! Eğer bilirseniz elbette bu, sizin için daha hayırlıdır. Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah’ın fazlından (lütfundan) nasibinizi arayın! Allah’ı çok zikredin; umulur ki kurtuluşa erersiniz.” (el-Cum’a, 9-10)

Kaynak: Dr. Murat Kaya, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyinden 111 Hayat Ölçüsü, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

KUR’AN’DA GEÇEN DUALAR

Kur’an’da Geçen Dualar

HADİSLERDE DUA

Hadislerde Dua

CAMİNİN BÖLÜMLERİ

Caminin Bölümleri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Duaların türkçe okunusunuda yazin bilmeyenler var

    • İlginiz için teşekkür ederiz. Duaların Türkçe okunuşları eklenmiştir.

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.