Peygamberimiz Adiy Bin Hatem’in (r.a.) Kalbini Nasıl Kazandı?

İnsanlara hidâyet tevzî eden ve onlara sonsuz bir saâdet bahşeden Allah Resûlü, bu ebedî faydası mukâbilinde bile en ufak bir dünyevî menfaat beklemiyor, son derece müstağnî davranıyordu.

Peygamber Efendimiz, samîmî ve sâde muâmelesi ve mütevâzı hâli ile insana mahsus yüce fıtratın en uygun sûretini temsîl etmişti. Bu davranışlar O’ndan aslâ sun’î bir şekilde değil, yüce rûhunun derinliklerindeki kâ’bına varılmaz vasıflarının en tabiî hâli şeklinde tezâhür ediyordu.

ADİY BİN HATEM’İN (R.A.) MÜSLÜMAN OLMASINA VESİLE OLAN GÖRÜŞME

Adiy bin Hâtim (r.a.) anlatıyor:

“Henüz Müslüman değildim. Resûlullah’ı ziyârete gittim. Beni hâne-i saâdetine dâvet buyurdu. Yolda yaşlı ve zayıf bir kadın O’nu durdurdu. Reûlullah, kadın sözünü bitirinceye kadar uzun bir zaman bekledi. Ben kendi kendime:

«Vallâhi bu melik değil!» dedim. Sonra evine vardık. İçi lif dolu deriden bir yastığı alarak bana uzattı ve:

«–Buyur buna otur!» dedi. Ben:

«–Hayır siz oturun!» diye ısrâr ettiysem de O:

«–Sen otur!» diye tekrar etti. Bunun üzerine emirlerine muhâlefet etmemek için oturdum. Kendileri yere oturdular. Ben yine kendi kendime:

«Vallâhi bu, bir melikin yapacağı iş değil!» dedim. Sonra konuşmaya başladık. Hazret-i Peygamber bana Rekûsî[1] olduğumu, toplanan zekattan dörtte bir aldığımı ve mezhebime göre bunun haram olduğunu söyleyince hayretler içinde kaldım. İşte o zaman O’nun bir Peygamber olduğunu iyice anladım. Çünkü herkesin meçhûlü olan şeyleri biliyordu.”[2]

Bütün bu vâkıalar tüm açıklığıyla Peygamberimizin ulvî tabiatını ortaya koymaktadır.

Âmir bin Rebîa (r.a.) anlatıyor:

Nebiyy-i Ekrem, Kâbe’yi tavâf ederken ayakkabısının bağı koptu. Bir kişi hemen kendi ayakkabısının bağını çıkarıp Efendimiz’in ayakkabısına bağlamaya başladı.[3] Bunun üzerine Allah Resûlü bağı çıkardı ve şöyle buyurdu:

“–Bu, kişinin kendisini tercih ederek arkadaşlarından üstün görmesidir. Ben tercihten (yani kendini başkasından üstün tutmaktan ve kendi işini başkasına gördürmekten) hoşlanmam!” (Heysemî, III, 244; IX, 21)

İnsanlara hidâyet tevzî eden ve onlara sonsuz bir saâdet bahşeden Allah Resûlü, bu ebedî faydası mukâbilinde bile en ufak bir dünyevî menfaat beklemiyor, son derece müstağnî davranıyordu.

[1] Rekûsî: Sâbiî ve Hıristiyan karması bir din anlayışı.

[2] Bkz. İbn-i Hişâm, IV, 246-249; İbn-i Kesîr, el-Bidâye, V, 62; İbn-i Abdilber, el-İstîâb, III, 1057; İbn-i Esîr, Üsdü’l-ğâbe, IV, 9.

[3] Burada ashâb-ı kirâmın tevâzû hâline dâir bir misâli görmekteyiz. Diğer rivâyetlerden öğrendiğimize göre aslında Peygamber Efendimiz’in ayakkabısına bağ takan kişi, hadîsi riâyet eden sahâbînin kendisidir. Ancak yüksek tevâzû ve mahviyeti sebebiyle burada meçhul bir ifâde kullanmaktadır. Sahâbe-i kirâma âit bu nevî tevâzû misallerine, rivâyetlerde sıkça rastlamak mümkündür.

Kaynak: Osman Nurş Topbaş, Rahmet Peygamberi, Erkam Yayınları

 

İslam ve İhsan

PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN HAYATI

Peygamber Efendimiz’in Hayatı

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.