Peygamber Efendimizin Evlilik Hayatı

Ailesi

Peygamber Efendimizin evlilik hayatı nasıldı? Peygamberimizin birden fazla evlilik yapmasının nedenleri ve hikmetleri nelerdir? Hz. Muhammed’in (s.a.v.) aile hayatı ve hanımları.

Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimizin aile hayatı ve eşleri...

PEYGAMBERİMİZİN HANIMLARI

Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz, hangi yönüyle ele alınırsa alınsın insanlık için eşsiz bir örnektir. Makam ve mevkii ne olursa olsun her insanın onun hayatından alacağı pek çok ders ve ibretler vardır.

REHBER İNSAN

O, Allah Teâlâ tarafından seçilmiş bir rehber insandır. Devamlı etrafına ışık veren bir nur kandilidir. Hem kul hem elçidir. Beşer olarak doğup-büyümüş, yemiş-içmiş, ihtiyaçlarını gidermiş ve hayatını halkın içerisinde geçirmiş bir peygamberdir.

ALLAH PEYGAMBERİMİZİ NEDEN KORUDU?

O, bütün insanlığa gönderildi. İnsanlığın huzur, sükûn ve mutluluğunu sağlamak için “Hâtemü’n-Nebiyyîn” olarak geldi. Kıyamete kadar bir daha peygamber gelmeyecekti. Bu sebepten Allah Teâlâ ona maddî ve manevî hayatında bazı husûsî haller verdi. Dünya hayatında onu düşmanlarından korudu. Tebliğini rahat yapmasını, kimseden çekinmemesini Kitab-ı Kerîm’inde bildirdi. Meâlen: “Ey Resûl! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O’nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah, kâfirler topluluğuna rehberlik etmez.” (Mâide Sûresi: 67) “Ey Peygamber! Sana ve sana uyan mü’minlere Allah yeter.” (Enfâl Sûresi: 64) “Eğer sana hile yapmak isterlerse, şunu bil ki, Allah sana kâfidir. O, seni yardımıyla ve mü’minlerle destekleyendir.” (Enfâl Sûresi: 62) buyuruldu.

PEYGAMBERİMİZİN İBADET HAYATI

İbadet hayatında da özel halleri vardı. Teheccüd namazı ümmetine sünnet, ona farzdı. Zekât alamazdı. Ayakları şişinceye kadar ibadet ederdi. Bol bol sadaka verirdi. Bir haccında yüz deveyi kurban etmişti.

PEYGAMBERİMİZİN AİLE HAYATI VE EVLİLİLİĞİ

Efendimizin -sallallahu aleyhi ve sellem- husûsî hallerinden birisi de, âile hayatı ve evliliği idi. Onun çok evlenmesinin sebep ve hikmetleri vardı. Cahiliye döneminde hiç değer verilmeyen kadına kıymet vermek ve çok sayıda evlenmenin önü alınmak istenmişti. İslâm’dan önce, evlenilen kadınların sayısında herhangi bir sınırlama yoktu. İslâm, evlenilebilecek kadınların sayısını en fazla dört ile sınırladı. Bu tür evliliği de; hanımlarına adâletli davranma şartına bağladı. Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- Allah Teâlâ’nın hıfız ve himayesi altında kusursuz bir hayat yaşadı. Kendi isteğine göre hareket etmedi. Ağzından boş söz çıkmadı. Hevasına uymadı. Ancak kendisine vahyedileni söyledi. Vahyi bildirdi. Onun mürebbisi Allah’tır. Her şeyi ona Allah Teâlâ öğretmiştir. Kendisi ümmî idi. Lâkin Allah Teâla’nın bildirmesiyle her şeyi bilirdi. O bildirmezse hiçbir şey bilemez ve hiçbir davranışta bulunamazdı. Bunun için Cenâb-ı Hak onun hakkında: “Arkadaşınız, (Muhammed) sapmadı ve bâtıla inanmadı. O arzusuna göre de konuşmaz. O (bildirdikleri) vahyedilenden başkası değildir.” (Necm Sûresi: 2-4) buyurmuştur. Azhâb Sûresi: 21. âyetinde de insanlar için onun en güzel bir örnek olduğunu duyurarak bütün insanlığa şöyle ferman buyurmuştur: “Andolsun ki, Resûlullah, sizin için, Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.” “Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının.” (Haşr Sûresi: 7) O yaratılmışların hiçbirinin ulaşamadığı bir makamın sâhibi idi. İns u cinnin peygamberi olarak Kur’an’ı hem insanlara hem de cinlere öğretti. O, Kur’ân’ın yaşayan canlı örneği idi. Onun ahlâkı Kur’an’dı. Onun aile hayatı hikmetlerle dolu idi. O, Mekke’de sevilen ve sayılan bir şahsiyetti. Hiç kimse ondan ahlâka ve edebe ters düşen küçük bir hareket dahi görmemişti. Asîl bir âileye mensuptu. Dedesi ve amcaları Kâ’be hizmetlerinde bulunurlardı. O, sîmâ ve bedence de ideal bir insandı. Hz. Yusuf Aleyhisselam’ın güzelliği onun yanında hiç kalırdı. Bu sebepten herkes seve seve kızını ona verebilirdi.

PEYGAMBERİMİZİN BİRDEN FAZLA EVLİLİK YAPMASININ HİKMETLERİ

Böyle bir imkâna sahip olmasına rağmen o ilk evliliğini, kendisinden onbeş yaş büyük, çocuk sahibi ve kırk yaşında dul bir kadın olan Hz. Hatice -radıyallahu anh- ile yaptı. Yirmibeş yıl onunla yaşadı. Dördü kız, altı tane çocuğu oldu. Hz. Hatice annemiz vefat edinceye kadar başka bir hanımla evlenmedi. Sevgili Peygamberimizin çok kadınla evliliği elli yaşlarından sonraya rastlar. Bu evliliklerinin hepsi kendine has sebepler içinde ve ilâhî emirle gerçekleşir. Efendimiz çok huzurlu bir aile hayatı geçirmiştir. Hiçbir hanımını azarlamamış ve münakaşa etmemiştir. Onun evlilik hayatı mutluluklarla dolu geçmiştir. O, yaşları, mizaçları, anlayışları farklı bulunan zevceleriyle mesut ve huzur dolu günler yaşadı. Hepsine eşit davranırdı. Annelerimiz de onun sevgisini kazanmaya çalışırdı. O, aileleri arasında muhabbet âbidesiydi. Hanımlarından her birinin hissiyatına ayrı ayrı dikkat gösterir, onları hiçbir zaman incitmezdi. Son derece nâzik davranırdı. İltifatkâr ve dâima güleryüzlü, mütebessim idi. Onları her gün ziyaret ederdi. Birlikte oturur, sohbet yapardı. Yaratılış itibariyle kadının nazik ve latif tabiatı böylesine müşfik ve merhametli davranmayı gerektirirdi.

İSLAM YUVASI

Efendimizin -sallallahu aleyhi ve sellem- mübarek evi tam bir iman ve İslâm yuvası idi. Güzel ahlâkın yaşandığı bir mektepti. Annelerimiz de her biri ayrı ayrı birer İslâm öğretmeni idi. Mü’min hanımlar müşkillerini, özel meselelerini bu mektepte annelerimize sorarak hallederlerdi. Allah Resûlü’nün aile hayatına dâir rivayetlerin büyük kısmı annelerimizin naklettiği bilgilerle bizlere ulaştı. Nasıl ki, Peygamberimiz bütün insanlık için uyulması bakımından en güzel örnek idiyse, annelerimiz de aynı şekilde kıyamete kadar gelecek İslâm hanımefendilerine en güzel ahlâk nümunesi oldular. Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz İslâm’ı yayma konusunda kendine yardımcı olan bazı ashabıyla akrabalık bağlarını kuvvetlendirmek istiyordu. Bu sebepten yakın dostları Hz. Ebûbekir ve Ömer’in - radıyallahu anh- kızlarını kendine nikâhladı. Ayşe ve Hafsa -radıyallahu anh- ile evlendi. Hz. Osman ve Ali’ye -radıyallahu anh- kendi kızlarını nikâhladı. Rukiyye ve Ümmü Gülsüm’ü -radıyallahu anh- Hz. Osman’a, Fatıma’yı -radıyallahu anh- da Hz. Ali’ye eş olarak verdi. Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- çeşitli savaşlarda şehit düşen kahraman sahabîlerinin kimsesiz ailelerine ve yetim kalan çocuklarına da şefkat kanatlarını açardı. Onları en güzel şekilde himâye ederdi. Onları iman mücâdelesinde yalnız bırakmazdı. Gerekirse nikâhı altına alarak onlara destek verirdi. Sevde, Ümmü Seleme, Ümmü Habîbe, Zeynep binti Huzeyme annelerimizle evlenmelerinin hikmeti buydu.

PEYGAMBERİMİZİN EVLİLİKLERİ VE NEDENLERİ

Efendimizin evliliklerinin siyasi ve içtimâî sebepleri de vardı. Nüfuzlu kabile reislerinin kızlarıyla evlenmesi onları kendine bağlamış hatta pek çoklarının İslâm’a gelmesini sağlamıştı. Onların Müslümanlara karşı kin ve düşmanlıklarını yumuşatarak İslâm’ın yayılmasını kolaylaştırmıştı. Öyle ki, Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Ümmü Habîbe -radıyallahu anh- ile evlendikten sonra Ebû Süfyan savaş alanında Peygamberimizin karşısına hiç çıkmamıştır. Safiyye ve Cüveyriye -radıyallahu anh- ile evlendikten sonra da Yahudi kabilelerinin düşmanlıkları nispeten azalmış pek çoklarının da kalplerinin İslâm’a ısınmasına sebep olmuştur.

PEYGAMBERİMİZ EVLATLIĞININ EŞİYLE NEDEN EVLENDİ?

Toplumda yaygın olan Câhiliye adetlerini ortadan kaldırmak ve onları ıslâh etmek de Efendimize bir vazife idi. Bunun için Araplar arasında yaygın olan evlâtlıkları oğul gibi görme âdetini kaldırmak niyetiyle kendi evlâtlığı Zeyd’in -radıyallahu anh- boşadığı Zeynep binti Cahş -radıyallahu anh- ile nikâhlandı. Bu bâtıl âdeti bizzat kendi hayatında göstererek kaldırmış oldu. Efendimizin -sallallahu aleyhi ve sellem- birden fazla evliliğinin hikmetleri böylece göz önüne alınır, onun manevî şahsiyeti ve husûsî halleri düşünülürse, evliliklerinin hepsinin lüzûmlu ve ilâhî emrin gereği olarak yapıldığı ortaya çıkar. Bir peygamber için Allah’ın emrini yerine getirmekten daha tabiî ne olabilir? O, insanlara sözleriyle, fiilleriyle ve yaşantısıyla rehber olarak gelmiştir. Allah Teâlâ onu Kitâb-ı Kerimi’nde şu âyet-i celîlesiyle desteklemiştir. Meâlen: “Allah’ın kendisine helâl kıldığı şeyde Peygambere herhangi bir vebâl yoktur. Önce gelip geçenler arasında da Allah’ın âdeti böyle idi. Allah’ın emri mutlaka yerine gelecek, yazılmış bir kaderdir.” “O Peygamberler ki Allah’ın gönderdiği emirleri duyururlar, Allah’tan korkarlar ve O’ndan başka kimseden korkmazlar. Hesap görücü olarak Allah herkese yeter.” (Ahzâb Sûresi: 38-39)

Kaynak: Mustafa Eriş, Peygamber Efendimizin Hanımları, Erkam Yayınları