Paylaşmayı Özendiren Örnek Öğrenciler

Kocaeli Üniversitesi bünyesinde bu yıl başlatılan "Gardırop" projesi, yardıma muhtaç öğrencilere yerinde ulaşmanın yanı sıra paylaşım kültürünü güçlendirmeyi amaçlıyor.

Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Vakfınca bu yıl üniversitenin sosyal tesislerinde uygulamaya alınan "Gardırop" projesi, üniversite öğrencileri ile akademisyenlerin kullanmadıkları kıyafetleri bağışlamasıyla başladı.

Gardıroptan, kendi evlerindeki gibi beğendikleri ürünleri alabilen ihtiyaç sahibi öğrenciler, hiçbir ücret ödemeden mağazadan ayrılıyor.

KOÜ Vakfı Genel Sekreteri Cihan Emre Tomruk, projenin üniversitedeki öğrenciler dikkate alınarak oluşturulduğunu söyledi.

PROJELERİNE BÜYÜK FİRMALARDAN DESTEK BEKLİYORLAR

Akademisyen, idari kadro ve öğrencilerin projeyi desteklediğini anlatan Tomruk, şunları kaydetti:

"Buraya gelecek giysilerin kullanılmamış ya da buna yakın şekilde, temiz, ütülü şekilde gelmesi gerekiyor. Buraya gelen kıyafetler gönüllülerce uygun yerlere konuluyor. İhtiyaç duyulan kıyafet ve eşyalar öğrencilerimiz tarafından alınıyor. Bu projede ne getirenin ne de ihtiyaç sahibi öğrencimizin aldığı giysinin herhangi bir kaydı var. Projenin büyük firmalarca desteklenerek çok daha fazla kişiye ulaşan bir yapıya kavuşmasını arzuluyoruz."

Tomruk, üniversitede ihtiyaç sahibi öğrencilerin de oluğunu belirterek, bu kişilerin ihtiyaç duydukları herhangi bir ürünü merkezden ücretsiz alabildiğini söyledi.

PAYLAŞIM KÜLTÜRÜ OLUŞTURMAYI HEDEFLEDİLER

Aşırı tüketimi önlemeyi, yardımlaşma ve birliktelik bilinci oluşturmayı önemsediklerine dikkati çeken Tomruk, "Tüketim toplumunda yaşıyoruz. Herkesin gardırobunda kullanmadığı giysiler yer alıyor. Bu projenin temelinde paylaşım kültürü oluşturmayı hedefledik. Buraya giren herkesin kendi gardırobuymuş gibi faydalanmasını amaçlıyoruz. Öğrencilerimiz buradaki ruhu, kültürü alıp üniversitemizden mezun olduklarında çalışacakları yerlere götürmelerini amaçlıyoruz." diye konuştu.

Tomruk, proje kapsamında Umuttepe yerleşkesindeki ürünleri, kentin çeşitli noktalarında eğitim gören üniversite öğrencilerine de ulaştırmak istediklerini belirterek, "Aslında bunun diğer üniversitelere de kamu, özel sektörlerde bulunan kurumlara da bir örnek teşkil etmesini ve bu örneğin çoğalarak devam etmesini arzuluyoruz." dedi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.