Paraya Kanmayan Taksiciye Ödül

Helal-haram sınırın ortadan kalktığı günümüzde, bu sınırları gözeten insanların da yaşadığını bize hatırlatan cinsten bir haber İstanbul Taksiciler Esnaf Odası'ndan geldi. İstanbul Taksiciler Esnaf Odası Başkanı Yahya Uğur, taksisinde unutulan 100 bin lira ile mücevherleri Suriyeli sahibine iade eden taksi sürücüsü Sadettin Başar’a plaket verdi. Başkasının hakkına girmeden, temiz ve helal şekilde ekmek parasını kazanan taksici "beyefendi taksici" duruşu ile müşterilerine güven veriyor.

Taksici Sadettin Başar, otogardan aldığı yolcuyu Pangaltı’ya bıraktıktan sonra arabasında unutulan çantayı fark ettiğini belirterek, çantada gördüğü telefonla yolcuya ulaşmaya çalıştığını anlattı.

Telefonun kullanıcı arayüzünün Arapça olduğunu, bunun için de çalıştığı taksi durağının yardımıyla bir çevirmen bulduklarını ifade eden Başar, çantanın sahiplerini olaydan bir gün sonra Aksaray’da tespit ettiklerini kaydetti.

Otogara gelip çantalarını, içindeki 100 bin lira ve mücevherlerle teslim alan ailenin Suriye’den geldiğini ve Almanya’ya gitmek üzere olduğunu öğrendiğini anlatan Başar, “Vatandaşlık görevimizi yaptık. Çok sevindiler, çok dua ediyorlardı bize" diye konuştu.

BEYEFENDİ TAKSİCİLİK GERİ GELECEK

İstanbul Taksiciler Esnaf Odası (İTEO) tarafından Esenler Otogar Binası’nda gerçekleştirilen ödül töreninde Başkan Uğur, “Belki bugün Sadettin Bey'in davranışını taksicilerimiz her gün binlerce kez yapıyordur ama Sadettin’i biz bir örnek olarak ortaya koymak istedik” dedi.

“Beyefendi taksicilik geri gelecek” sloganıyla ifade ettikleri bir hedefleri olduğunu anlatan Uğur, “Biz taksiciliğin araba kullanmaktan ibaret olmadığını, müşterisine duruşuyla da, sürüşüyle de güven vermek olduğuna inanıyoruz” diye konuştu.

Taksici Sadettin Başar, İTEO'dan ailesiyle değerlendirebileceği 1 haftalık tatil hediyesi kazandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.