Padişahların Elbiseleri Niçin Kesilirdi?

Neden, ölen padişahların elbiselerinin kolları kesik kesikti? Neden Topkapı Sarayı’nda bulunan padişahlara ait elbiselerin hep kolları ve boyunları kesik oluyordu? İşte bu konuyu sizin için araştırdık ve merakınızı giderecek kaynaklara ulaştık.

Topkapı Sarayı Hırka-i Saadet önünde bulunan ve yerden 2 metre kadar yükseklikte bulunan gasiltaşına vefat eden padişah edepli bir şekilde konur.

CENAZEYİ SARAY İMAMI YIKIYOR

Vefat eden padişahın o an üzerinde bulunan kaftanı padişahın kafasından çıkartılmaz ya da çekiştirilmezdi. Sebebi ise yeni padişah tahta geçene kadar hala padişahlığı ve halifeliği devam ettirdiğine inanıldığı için saygıdan kusur edilmezdi. İşte bu yüzden kaftanın omuzdan itibaren kolları makasla kesilir üzerindeki elbiseler öylece çıkarılırdı. Çıkarılan bu kaftan da yine çok sıkı bir koruma altında Topkapı Sarayı’nda koruma altına alınırdı. Amaç hem padişahın hatırasını yad etmek, hem de padişahın elbisesini bir sonraki nesillere aktarmaktı.

YIKANMADAN ÖNCE ELBİSE KESİLİYOR

Osmanlı padişahlarının cenaze namazı ve merasimi yine padişahın iznine bağlıydı. Vefat eden padişahın cenazesinden yıkanmasından önce hazırlıklardan sorumlu kişi, Babüssaade ağası vasıtasıyla padişahtan "Merasim-i lazime ne ise yapılsın!" iznini alırdı. Padişah öldüğü zamandaki elbisesiyle, harem kapısı dışında kurulan gölgelik içinde şeyhülislam, sadrazam, vezirler, yeniçeri ağası, kaptan paşa, kazasker, defterdar, reisülküttab, ocak ağaları ve diğer devlet adamları tarafından görülüp dua edilirdi. Sonra cenaze darüssaade ağasının nezaretinde saray imamı, padişah imamı ve selatin şeyhleri tarafından yıkanırdı. Bu sırada sadrazam Ayasofya, Sultanahmet, Fatih ve Süleymaniye camilerinde sala verilmek üzere bir buyruk gönderirdi. Şehremini ağa ve mimar ağayı da mezarı hazırlamakla görevlendirirdi.

fatihsultankaftani2

Cenaze yıkandıktan sonra devlet adamları tarafından dua edilip tabutu eller üzerinde Babüssaade önünde hazırlanan musallaya konulurdu. Şeyhülislam tarafından namazı kıldırılırdı. Ancak imamlık yapmasına engel olacak bir mazareti varsa en kıdemli olanı veya Rumeli kazaskeri bu işi yapardı. Bu sırada yeni padişah da Arz Odası’nın kapısı önünde namaza iştirak ederdi. Tabut yine devlet ricalinin elleri üzerinde Ortakapı’ya kapıya kadar getirilirdi. Cenaze alayında Şeyhülislam örfi kavuk ve beyaz kürk giyerdi. Diğer erkan kallavi veya örfi kavuk, mücevveze yani büyük sarık ve divani elbise giyerlerdi.

Devlet erkanı, kapı halkı, ocak ağaları, saray ağaları, başçavuş ve çavuşlar, arabacı, topçu, cebeci, yeniçeri ocakları ve kadılardan oluşan alay cenazenin önünde olmak üzere türbesine kadar gidilirdi. Definden sonra taziye ve dua içeren kısa bir metin darüssaade ağası aracılığıyla padişaha arz edilir ve ardından yeni padişahın hil’at töreni yapılırdı. Osmanlı padişahlarının cenaze merasimlerine halk da büyük rağbet gösterir, padişahın vefatı büyük hüzne sebep olurdu. Türbeleri, halk her zaman ziyaret eder ve duayı eksik etmezlerdi.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.