'osmanlı'da İlm-i Tasavvuf Sempozyumu' Düzenleniyor

İstanbul Araştırma ve Eğitim Vakfı (İSAR), Osmanlı’da İlm-i Tasavvuf Sempozyumu düzenliyor. 9-10 Aralık 2017 tarihleri arasında yapılacak sempozyuma tebliğ çağrısı yapıldı.

Osmanlı’da İlm-i Tasavvuf Sempozyumu ile ilgili İSAR şu bilgilere yer verdi:

"İslâm kültür ve medeniyetine dair akademik çalışmalara hakim olan yerleşik anlayış, İslâm düşüncesinin ortaçağlardan itibaren üretkenliğini yitirdiği varsayımına dayanmaktadır. Bu bakış açısının bir neticesi olarak, Ortaçağlar'dan modern dönemlere kadar süren Osmanlı devrinin İslâmî ilimler alanında en iyimser ifade ile durağan bir periyot olduğu kabulü yaygınlaşmıştı. Ancak son yıllarda yapılan revizyonist/eleştirel çalışmalar bu kabulleri sorgulamaya başlamıştır.

Osmanlı dönemi İslâm bilgi ve kültür birikimi üretkenlik ve durağanlık gibi indirgemeci kavramsallaştırmaların ötesinde bu geleneği kendi bağlamından anlamaya dönük çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. İSAR, bu yaklaşımın bir uzantısı olmak üzere Osmanlı ilim geleneğini çok katmanlı bir anlayışla ele alarak onun hem İslâmî ilimler geleneğinde hem de dünya düşünce tarihi bağlamında yerini yeniden tanımlamayı hedefleyen ilmî toplantılar serisi tasarlamıştır. Serinin ilk iki sempozyumu, kelam ve fıkıh ilimlerine tahsis edilmişti. Serinin üçüncü toplantısı Osmanlı dönemi tasavvuf geleneğine odaklanacaktır.

İZ BIRAKAN TASAVVUFİ TECRÜBE

Tasavvuf, Allah-insan ilişkisini içtenlik ve doğruluk açısından konu edinen, bunu yaparken ahlakı yeni baştan inşa ettiği gibi metafiziğin meselelerini de yeniden yorumlayan, dolayısıyla İslâmî ilimlerin oluşturduğu yekün içerisinde farklı bakış açılarına kaynaklık eden bir faaliyet sahasıdır. Tarikatların yaygınlaşmasıyla birlikte sosyal yapının ayrılmaz unsuru haline gelen tasavvuf, kendisine yönelen toplum kesimlerinin çok yönlü beklentilerini cevaplama refleksi geliştirmiş, böylelikle gündelik ilişkilerde olduğu kadar siyasî bağlantılarda da, dindarlık biçimlerinde olduğu kadar İslâm nazarî mirasına ait sorunlarda da etkinlik göstermiştir. Bütün kültürel tezahürlerde iz bırakan tasavvufî tecrübe, İslâmî ilimler tarihi açısından çeşitli evreleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yeniden okunmaya elverişli bir araştırma alanı olarak karşımızda durmaktadır.

İslâmî ilimler tarihinin Osmanlı evresi ise teorik ve pratik yönleriyle tasavvufa özgü temel karakteristikleri çok yönlü olarak yansıtan bir tarihsel aralığa denk düşmektedir. Nitekim Osmanlı sûfîleri bir yandan yazdıkları eserlerle nazarî mirasın kavramsal dağarcığını canlı tutmuşlar, diğer yandan kurumsal kimliklerini tekkelerde bulan bir eğitim alanı oluşturarak tasavvufun insan hakkındaki perspektifine fiilen örneklik etmişlerdir. Bugünden bakıldığında gerek kavramsal uzanımları gerekse tarih içerisinde bulduğu uygulama alanlarıyla Osmanlı tasavvuf geleneğinin değerlendirilmesi, disiplinlerarası bir çabayı gerektirmektedir. Bu çaba tasavvuf çalışmalarına önemli katkılarda bulunmakla kalmayacak aynı zamanda tasavvufun yaygın bir etkiye sahip olduğu Osmanlı tarihini inceleyen araştırmacıların perspektifine de genişlik kazandıracaktır. Bu nedenle Osmanlı’da tasavvuf ilminin dini ve toplumsal boyutlarının kapsayıcı olarak incelenmesi ancak tarih, edebiyat, felsefe gibi farklı disiplinlerin ortak çabasıyla mümkün olacaktır.

SEMPOZYUMDA KONUŞULACAK BAŞLIKLAR

Tasavvuf tarihinin Osmanlı evresini konu alan ve mevcut literatüre yeni açılımlar kazandırmayı amaçlayan bu sempozyuma aşağıda belirtilen örnek başlıklar çerçevesinde özgün ve nitelikli bildiriler kabul edilecektir:

  • Osmanlı dönemi tasavvuf tecrübesinin genel olarak tasavvuf tarihi ve düşüncesi içindeki yeri
  • Osmanlı coğrafyasında tasavvufun teori ve pratiğine dönük metin ve ritüel düzeyindeki katkılar
  • Şerhler, haşiyeler, risaleler ve Osmanlı Türkçesine yapılan klasik metin tercümeleri
  • Tasavvuf düşüncesi ve kurumları etrafında cereyan eden temel polemikler: Vahdet-i vücud münakaşaları, sema-devran tartışmaları, ortodoksi-hetorodoksi ikilemi
  • Sûfî zümreler ile diğer ilmî muhitler arasındaki ilişkiler
  • Sûfî çevreler ve yönetici kesim arasındaki uyum ve gerilim
  • Tasavvuf ve Osmanlı siyaset geleneği arasındaki etkileşim
  • Diğer İslâmî ilimlere ait metinlerde (kelam, felsefe, fıkıh vd.) tasavvuf algısı
  • Tasavvuf ilminin ve sufilerin Osmanlı toplumsal hayatındaki yeri

Sempozyumu müteakip sunulan tebliğler içinden yalnızca seçilecek olanlar ayrı bir eser olarak yayımlanacaktır.

İstanbul’da gerçekleştirilecek Sempozyum’un dili Türkçe, İngilizce ve Arapça’dır.

Bildiri özetleri en fazla 250 kelime olarak düzenlenmelidir.

Özetler -başvuranların iletişim bilgileri ve akademik CV’leri ile birlikte- symposium@isar.org.tr adresine gönderilecektir."

Sempozyum web sitesi için tıklayınız

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.