Osmanlı Kapı Gibi Ayakta

Bodrum'da geçmişi Osmanlı İmparatorluğu'na kadar uzanan tarihi kapılar, 5 yıldızlı tesisler ve evlerde dekorasyonun bir parçası olarak yaşamaya devam ediyor.

Bodrum'da yaşayan ve ilçede tarihe ilgisiyle tanınan Doğan Demir, her birisi 150-170 yıllık kapıları yeniden hayata kazandırıyor. Türkiye'nin büyük bölümünü gezen ve eski kapıları araştıran Demir, tarihi değere sahip kapıları bulup ilçeye getirerek bakımlarını yapıyor.

Demir, Osmanlı İmparatorluğu ve Cumhuriyet'in kurulduğu ilk yıllarda yapılan, üzeri işlemeli kapıları koleksiyoncular ve tarihe meraklı kişilerin beğenisine sunuyor.

ESKİ KAPILAR GERİ DÖNÜŞÜM MALZEMESİ

Doğan Demir, kapıları onardıktan sonra 600 ile 7 bin lira arasında değişen fiyatlarla satışa sunduğunu kaydetti. Kapıların kendi yörelerinin motiflerini taşıdığına değinen Demir, "Bu motifler Osmanlı'dan, Selçuklu'dan gelen motiflerdir. Çok güzel ve değerlidir" dedi.

osmanlikapilari-jpg20141213135615

En çok Ankara, İzmir, Antalya ve İstanbul'dan kapı bulduğunu belirten Demir, şöyle konuştu:

"Halkımız kapıyla çok ilgileniyor. Vatandaşlar eski kapıları ya yeniden kapı olarak ya da masa olarak kullanıyor. Yani eski kapılar bir geri dönüşüm malzemesi olarak kullanılıyor. Ben de bundan çok mutluyum. Çünkü köylerimizde kalan kapılar özellikle hava şartları nedeniyle ya harap oluyor ya da bir köşede kalıyordu."

KAPILARA 5 YILDIZLI OTELLER İLGİ GÖSTERİYOR

Demir, tarihi kapılara özellikle 5 yıldızlı otellerin ilgi gösterdiğine işaret etti. Yurt dışında da özellikle İtalya ve Almanya'dan büyük talep olduğuna değinen Demir, "Türkiye'nin 30-35 iline Bodrum'dan kapı sevkiyatı yaptık. İstanbul'da 3 otel bizden aldıkları kapılarla otellerini restore etti. Mimarlar da eski ağaç ve kapılara oldukça ilgili. Çok ciddi bir talebi olan bir ürün. Biz de bundan çok mutluluk duyuyoruz" dedi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.