Osman Nuri Topbaş Hocaefendi Gençlerin Sorularını Cevapladı

Osman Nûri Topbaş Hocaefendi, Konya Mevlâna Kültür Merkezinde gençlerin sorularını cevaplandırdı. Aşağıdaki linlere tıklayarak soruların cevaplandığı videolara ve yazılarına ulaşabilirsiniz.

  1. Peygamber Efendimiz (s.a.v) ne öğretti, nasıl öğretti, ne hâsıl etti? Câhiliye toplumundan fazîletler medeniyeti inşâ eden asr-ı saâdet toplumunu nasıl yetiştirdi?

  2. Mânevî terbiye ile yetişen gençliğin İslâmî duyguları, takvâ hassâsiyetleri, ahlâkî ölçüleri; eğitim hayatı bitip iş hayatına atılınca, âile kurunca, nesil yetiştirirken vs. birtakım aşınmalara uğrayabiliyor. Hayatın her safhasında istikâmeti korumak için neler tavsiye edersiniz?

  3. Bugün dünya milletleri ve bilhassa genç nesiller, ateizm ve deizme doğru kayıyor. Bunun başlıca sebepleri nelerdir?

  4. Günümüzde bazı çevrelerde İslâm’ı anlayıp yaşamak için Kur’ân’ın yeterli olduğu, dolayısıyla Sünnet’e/hadîse lüzum olmadığı söyleniyor. Bu hususta neler söylemek istersiniz?

  5. Tasavvuf nedir, ne değildir? Tasavvuf-tarikat bir makam, mevki, keramet arayışı mıdır? “Falan şeyhe bağlanırsan o seni kurtarır” gibi ifadeleri nasıl anlamak gerekir? İslâm tarihine baktığımız zaman daha ziyade hangi dönemlerde tasavvufa ihtiyaç duyulmuştur?

  6. Asrımızda modern hayat şartları ve teknolojinin ilerlemesi neler getirdi, neler götürdü?

  7. Komünizm, kapitalizm ve liberalizm gibi beşerî sistemlerle İslâm’ın mülke bakışı arasındaki farktan bahseder misiniz?

  8. Gerçek “fetih” nedir? Fetih şuuru nasıl olur? Şu anki Afrin harekâtını Fetih çerçevesinde nasıl anlamalıyız? Şehid kime denir? İslâm’da cihâdın gerçek mâhiyeti nedir?

  9. Hazret-i Mevlânâ’nın hikmet dolu kıssaları içinde sizi en çok etkileyen kıssalardan birkaçını istirhâm etsek, neler söylersiniz?İLGİLİ HABERLER

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.