Onlar Bizim İyilik Meleklerimiz

Onları yılda bir gün hatırlamanın yetmeyeceği kadar çok emekleri vardır üzerlerimizde. Onların kalpleri bizim kumandanı olduğumuz kalelerdir. Onlar annelerimizdir bizim...

Güneydoğu’da en sıcak çatışmaların yaşandığı 90’lı yıllarda bölgede alay komutanı olarak görev yapan Osman Pamukoğlu Paşa, o günleri anlattığı hatıratına şu sözlerle başlar:

“Dünyada bir tane en güzel çocuk vardır ve her anne o çocuğa sahiptir.”

Ölümü her an burnunun ucunda hissetmiş olan Paşa’ya en zor gelen kucağında yüzlerce erin şahadetine tanık olmak, kulağında her an silah seslerinin yankılarını duymak veya eli her an tetikte yaşamak değilmiş. Muhakkak onlar da zormuş ama Paşa’ya göre zorların zoru, ölümden dahi zor olan, bir anneye oğlunun şahadet haberini vermekmiş. Çünkü söz konusu olan “dünyanın en güzel çocuğu” imiş.

Her kim olursanız olun, mevkiiniz, makamınız, malınız, mülkünüz, yetenekleriniz, kabiliyetleriniz her ne olursa olsun siz de anneniz için “dünyanın en güzel çocuğusunuzdur.” Ne yaşınızın ilerlemesi, ne çoluk çocuğa karışmanız, ne saçlarınıza aklar düşmesi ne de çocuklarınızın çocuk sahibi olması bu gerçeği değiştirmez.

ANNENİN SEVGİSİ

Siz dünyaya gelmeden önce sizin üzerinize bin bir rüya kuran, siz hayat bulun için 9 ay boyunca türlü zorluklara katlanan ve dünyaya gözlerinizi açmanızdan itibaren her daim sizinle nefes alıp veren anneniz için dünya sizin etrafınızda dönmekte, hayat sizin için yaşanmaktadır. Uykusuz geçen yüzlerce gecenin ve dünyaya yeni gözünüzü açtığınızdan itibaren yaşattığınız onlarca problemin bütün yorgunluğuna seve seve katlanır da, ilk adımınızda, ilk “anne” deyişinizde onları da unutur. Sonra siz büyürsünüz ve siz büyüdükçe problemler de büyümeye başlar.

3-5 yaş hırçınlıkları, kardeş kavgaları, kıskançlıklar, tüm hepsi sabırla şefkatle sevgiyle karşılanır. Ardından okul telaşları devreye girer. Okul hazırlıkları esnasında sizin kadar heyecanlı birisi daha vardır. İlk gün elinizden tutup okula götürdükten sonra sınıfınıza bıraktığında bir yandan okula başlamış olmanızın verdiği gurur, diğer yandan sizden biraz ayrılmış olmanın hüznüyle hem güler hem ağlar anneniz. Hayat ilerledikçe okulda yaşadığınız (yaşattığınız) sıkıntılar ergenlik dönemindekilere kıyasla çok daha basit kalacaktır. Çünkü en büyük dertler büyümeye doğru en ciddi adımları attığınız ergenlik döneminde yaşanacaktır. Anneniz hem sizin bedeninizden kalbinize yaşadığınız tüm değişmelerden kaynaklanan huysuzluklarınıza katlanacaktır hem de babanızla aranızda siper olup babanızdan size gelen ve sizden de babanıza giden bütün mücadeleyi kendisi göğüsleyecektir.

ANNELERİMİZ BİZİM İYİLİK MELEKLERİMİZ

Hayat geçer iş, evlilik, sizin çocuklarınız derken yaşadığınız her yoğunluk, annenizle aranıza girer ve her yoğunluk onunla geçirdiğiniz vakitten biraz daha çalar. Ancak o her adımınızda ardınızda bekler, ona ihtiyacınız olduğunda hemen yardım edebilmek için. Ömrünün sonlarına doğru tek derdi sizsinizdir, çocuklarınızdır. Yeter ki siz mutlu bir hayat yaşayın, onun dünyadan başka beklentisi kalmamıştır.

Annelerimiz bizim iyilik meleklerimizdir. Yılda bir gün hatırlamanın yetmeyeceği kadar çok emekleri vardır üzerlerimizde. Onların kalpleri bizim kumandanı olduğumuz kalelerdir. Bize düşen kumandanı olduğumuz kalpleri/kaleleri -orada hep kumandan olarak kalabilmek için- yılda bir gün değil, her gün her hafta her ay korumaktır. Kumandanlara bu yakışır.

Kaynak: Mehmet Dinç, Altınoluk Dergisi, Mayıs 2015, 351. Sayı,

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.