Ölmeden Önce "salih" Oldu

Marmaris'te kanser olduğunu öğrendikten sonra yaklaşık 50 gün önce Müslüman olarak "Salih" ismini alan Alman uyruklu Bernd Wickbold, İslami usullere göre son yolculuğuna uğurlandı.

Kanser olduğunu öğrendikten sonra Müslüman olup "Salih" adını alan Alman uyruklu Bernd Wickbold İslami usullere göre son yolculuğuna uğurlandı.

Marmariste yaşayan Alman uyruklu Bernd Wickbold, vefat etmeden 50 gün önce Müslüman olmuş "Salih" adını almıştı.

TÜRKLERİN MİSAFİRPERVERLİĞİNDEN ETKİLENDİ

Almanya'da çalıştığı noterden emekli olan Wickbold, yaklaşık 15 yıl önce tatil için geldiği Marmaris'ten ve Türklerin misafirperverliğinden etkilenerek Orhaniye köyüne yerleşti.

Burada tek başına yaşayan Wickbold, sürekli bisikletle gezdiği için yöre halkı tarafından "Bisikletli Alman" olarak anılmaya başlandı. İki ay önce akciğer kanseri olduğunu öğrenen Wickbold, İslam dinini seçmeye karar verdi. Wickbold, 50 gün önce Marmaris Müftülüğüne müracaat ederek, Müslüman oldu ve Salih ismini aldı.

Bir hafta tedavi gördüğü hastanede 73 yaşında hayatını kaybeden Wickbold için Marmaris İbrahim Ağa Camisi'nde öğle namazına müteakiben cenaze töreni düzenlendi.

ŞAHİTLERİN YANINDA KELİME-İ ŞEHADET GETİRDİ

Cenaze namazını kıldıran Marmaris Müftüsü Hasan Ersöz yaptığı konuşmada, dünya hayatının bir imtihan alanı olduğunu belirterek şunları ifade etti:

"Bir insan için önemli olan, ömrünü Müslüman olarak tamamlamaktır. Arada gel gitler olsa bile insan ölürken inanarak Kelime-i Şahadet getirirse cennete girer. Salih kardeşimiz de şahitlerin yanında Kelime-i Şahadet getirdi. Bundan dolayı kendisini tebrik ediyor ve İslami usullere göre son yolculuğuna uğurluyoruz" dedi.

Cenaze namazının ardından Wickbold, vasiyeti üzerine Beldibi Mezarlığı'nda toprağa verildi. Cenaze törenine çok sayıda vatandaş katıldı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.