Okul Korkusu Olan Çocuklara Nasıl Davranılmalı?

Okul zillerinin çalmasıyla yeni bir eğitim öğretim dönemi başladı ve ilk defa okul kıyafeti giyen küçük öğrencileri heyecanla birlikte okul korkusu da sardı. Bu korkunun üstesinden gelebilmek için Psikolog Gülşah Pınaroğlu, ailelere önemli bilgiler verdi.

Okul fobisi, çocukların okul içerisinde yaşadığı huzursuzluk ve sıkıntı nedeniyle okula gitmeme isteği olarak tanımlanabilir. Okul fobisi yaşayan çocuklarda baş dönmesi, baş ağrısı, karın ağrısı, mide bulantısı, kusma gibi fizyolojik belirtiler; nedensiz ağlama, öfke nöbetleri, aşırı alınganlık gibi davranışlar görülebilir.

Okul fobisi, akut ve kronik okul fobisi olarak ikiye ayrılır:

Akut okul fobisi: Okula yeni başlayan öğrencilerde görebileceği gibi okula devam eden öğrencilerde de görülür. Akut okul fobisi olan çocuklar okula gitmediği zamanlarda çok mutlu ve huzurludurlar. Arkadaş ilişkileri de çok iyi derecededir.

Kronik okul fobisi: Kronik okul fobisi olan çocuklar, okuldan korkmalarının yanı sıra daha önce yaptıkları aktivitelerden de zevk almamaya başlarlar, arkadaş ilişkileri bozulur. Evde de okulda da sürekli bir huzursuzluk içindedirler.

OKUL FOBİSİNİN NEDENLERİ NELERDİR?    

Okul fobisinin birçok nedeni vardır. Bunların en önemlisi, ebeveyn ile çocuk arasındaki ilişkidir. Aşırı korumacı ailelerin çocuklarında çok fazla görülür. Çocuk anneden ya da babadan okul nedeniyle ayrıldığı zaman kendisini savunmasız ve zayıf hisseder, bu nedenle onu koruyacak kişiler yanında bulunmadığı için okula karşı bir korku beslemeye başlar. Bunun yanında çocuk kendisini terk edilmiş hissedebilir, terk edilmiş hissine kapılan çocuk yine doğal olarak okula karşı öfke ve korku yaşayacaktır.

OKUL FOBİSİ YAŞAYAN ÇOCUKLA AÇIK KONUŞULMALI   

Okul fobisi yaşayan çocuğun aile yaşantısını irdelemek gerekir. Çocuğun ev içerisinde yaşadıkları bu durumu tetikleyen en temel nedendir. Çocuklara bu dönemde aşırı baskı yapmamak, onlara şiddet ve benzeri davranışlar göstermemek gerekir. Okul fobisi yaşayan çocukla açık ve net bir şekilde konuşulmalı, okula gitmesinin gereklilikleri anlatılmalı ve onu rahatlatacak, ona güven verecek sözler söylenmelidir. Çocuğun okul reddine neden olan sorunu bulup bunu çözmek için çaba gösterilmelidir. Öğretmen ve aile sürekli iletişim halinde olup en kısa şekilde durumun nasıl çözüleceğine dair fikir alışverişi yapmalıdır. Farkında olmadan ya da bilmeden, çözüm gibi görünen ancak çocuğa zarar verebilecek davranış ve konuşmaların çok fazla olabileceği bu hassas dönemin, çocuğun bütün yaşam kalitesine mal olabileceğini de düşünmek gereklidir. Bunun için bazı durumlarda profesyonel destek almak en doğrusudur.

OKULA YENİ BAŞLAYACAK ÇOCUKLARIN AİLELERİNE TAVSİYELER 

1- Çocuğunuz ilk defa okula gideceğinden bu durum sizi de kaygılandırabilir. Ancak bu noktada çocuğunuzu okula gidip takip etme isteğinize yenilmemeli, kendinizi kontrol altına almalısınız.

2- Çocuğunuza okula geliş gidiş saatleri hakkında bilgi vermelisiniz, bu durum onu biraz olsun rahatlatacaktır.

Çocuğunuzun öğretmeniyle olan ilişkisi de çok önemlidir. Daha ilk günlerden “Seni öğretmenine söylerim” gibi tehditkar ifadeler öğretmenleri ile kuracağı ilişkinin olumsuz temellerini oluşturabilir.

3- Çocuğunuzun sabahları evden mutlu ve huzurlu bir şekilde ayrılmasına özen göstermelisiniz, onu güven verici konuşmalarla okula göndermelisiniz.

4- Annesine ya da babasına okula gelmesinde ısrar eden çocuğa, yumuşak ve yapıcı bir dille herkesin sorumlulukları olduğundan, örneğin, annenin evde kalıp yemek yapması gerektiğinden, babanın işe gidip para kazanması gerektiğinden bahsetmelisiniz.

5- Çocuğunuz okuldan eve geldiğinde mutlaka onunla ilgilenmeli ve nasıl bir gün geçirdiğine yönelik sohbetler etmelisiniz.

6- Çocuğunuza kendi okul deneyimlerinizden bahsedebilirsiniz. Bu onun hem okula alışmasını sağlayacak hem de onda okula gitmenin sadece kendisine yönelik bir şey olmadığı algısını oluşturacaktır.

7- Çocuğunuzun bütün hayatının okuldan ibaret olmasına izin vermemelisiniz. Çeşitli aktiviteler, faaliyetler ve oyunlara katılımı konusunda onu teşvik edip desteklemelisiniz.

8- Unutmayın ki çocuklar yeni şartlara büyüklerden daha kolay ve rahat uyum sağlarlar. Bu yüzden sizin kaygısız ve rahat olmanız çok daha önemlidir. Kaygı bir virüs gibidir, anneden çocuğa bulaşır. Bu yüzden önce aileler tavır, davranış ve ilişkilerini düzeltmelidir, böylelikle çocuklarına sağlıklı, mutlu ve başarılı bir yaşam sunabilirler.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.