Oktay Sinanoğlu Kimdir?

Dünyanın en genç yaşta profesör olan Türk bilim adamı Oktay Sinanoğlu kimdir?

Ankara Yenişehir Lisesini bitirdikten sonra Kimya eğitimi için Amerika'ya gönderilmiş ve Amerika'da 26 yaşında profesör olmuştur. Bu suretle Batıda 300 yılın en genç profesörü olma rekorunu kırmıştır. Bu rekor hala kendisindedir.

Oktay Sinanoğlu, 25 Şubat 1935 tarihinde İtalya'nın Bari kentinde dünyaya geldi. 1939 yılında İtalya'nın II. Dünya Savaşı'na girmesi üzerine ailesiyle birlikte Türkiye'ye döndü. 1953'de TED Ankara Koleji'nden birincilikle mezun oldu. Aynı yıl okul bursuyla ABD'ye gitti. 1956 yılında Kaliforniya Üniversitesi'nin kimya mühendisliği bölümünü bitirdi. Ertesi yıl MIT'de yüksek lisansını tamamladı ve Sloan Ödülü'nü kazandı. Doçentlik tezini tamamlamasının ardından Berkeley'de kuramsal kimya alanında doktorasını tamamladı.

21 Aralık 1963 tarihinde Yale Üniversitesi'nde tanıştığı Paula Armbruster ile evlendi. Daha sonra Dilek Sinanoğlu ile ikinci evliliğini yaptı. Bu evliliğinden ikiz çocukları oldu.

Oktay Sinanoğlu, 19 Nisan 2015 tarihinde ABD'nin Florida eyaletinde hayatını kaybetti. Karacaahmet Mezarlığı'nda annesi Rüveyde Sinanoğlu ile kız kardeşi Esin Afşar'ın yanına gömüldü.

AKADEMİK HAYATI 

Oktay Sinanoğlu, 1960 yılında Yale Üniversitesi'nde öğretim üyesi oldu. 1 Temmuz 1963'te kimya alanında tam profesörlük unvanı aldı.

1964'te Yale Üniversitesi'nde teorik kimya bölümünü kurdu. Yale'deki görevi boyunca, "Atom ve Moleküllerin Çok-Elektron Teorisi" (1961), "Çözgeniter Kuramı" (1964), "Kimyasal Tepkime Mekanizmaları Kuramı" (1974), "Mikrotermodinamik"(1981) ve "Değerlik Kabuğu Etkileşim Kuramı" (1983) çalışmalarını gerçekleştirdi. 1988 yılında, laboratuvar ortamında birleştirilecek olan kimyasalların, birleştirmenin ardından nasıl tepki vereceklerini öngörebilmek amacıyla, kendi geliştirdiği matematik teorilerine dayanan devrimsel bir yöntem olan ve "Sinanoğlu İndirgemesi" olarak adlandırılan yöntemini yayınladı. Sinanoğlu, Yale'de 37 yıl çalıştıktan sonra, 1997'de emekli oldu.

Yale'de çalıştığı süre boyunca, çeşitli Türk üniversitelerine, TÜBİTAK'a ve Japan Society for the Promotion of Science'ye danışmanlık yaptı. 1962 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi mütevelli heyeti Oktay Sinanoğlu'na danışman profesör unvanı verdi. 1975 yılında çıkartılan özel kanunla devlet tarafından kendisine Cumhuriyet Profesörü unvanı verildi.

1966 yılında Kimya dalında "TÜBİTAK Bilim Ödülü"nü, 1973'te Kimya dalında "Alexander von Humboldt Research Award"ı ve 1975'te "International Outstanding Scientist Award of Japan"ı kazandı. 1973'te T.C. Özel Elçisi olarak Japonya'ya gönderildi. Sinanoğlu ayrıca Nobel ödülü için iki defa aday gösterildi.

1997 yılında Yale'den emekli olmasının ardından Yıldız Teknik Üniversitesi'nde profesör olarak çalışmaya başladı. 2002'ye kadar Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Bölümü'nde çalışmaya devam etti.

Sinanoğlu birçok bilimsel kitap ve makale yazdı. Ayrıca "Hedef Türkiye" ve "Bye Bye Türkçe" (2005) gibi eserlere de imza attı. Yaşamı boyunca Kuantum mekaniğine birçok katkıda bulundu. P.A.M. Dirac'in de üzerinde çalıştığı ancak çözemediği "Kuantum mekaniğinde Hilbert uzayının topolojisi ve içerdiği yüksek simetrileri" problemini çözdü..

GÖRÜŞLERİ

Oktay Sinanoğlu, Türkiye'de bulunduğu dönemde çalışmalarını daha çok toplumda bir Türkçe bilinci oluşturmaya adadı. Türkçe'nin yabancı dillerin istilası altında olduğunu vurguladı.

Eğitim dilinin Türkçe olması gerektiğini ve yabancı dilin takviyeli olarak öğretilmesinin gerektiğini savundu. Türkçede bulunan yabancı kökenli olduğunu söylediği bazı kelimelere çeşitli karşılıklar önerdi. Ayrıca Türkçe'nin matematiksel yapısından dolayı en iyi bilim dili olduğunu belirtti.

KİTAPLARI

  • Göçmen Hamamı
  • 2050'ye 5 Kala Dünyanın 105 Yıllık Tarihi
  • İlerisi için
  • Türkçe Giderse Türkiye Gider
  • Bye Bye Türkçe / Bir Nev-York Rüyası
  • Büyük Uyanış
  • Hedef Türkiye
  • Ne Yapmalı / Yeniden Diriliş ve Kurtuluş İçin
  • Yeni Bilim Ufukları I
  • Yeni Bilim Ufuklari 2 Yeni bir matematik kuramı ve onunla bazı fizik kimya ilkelerinin bulunması
  • Yeni Bilim Ufukları 3 Hayatın Örgüsü Elli Yıllık Biyolojinin Temellerini Sarsan Sorular
  • Açıklamalı Fizik, Kimya, Matematik Ana Terimleri Sözlüğü

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Allah rahmet eylesin ya

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.