Öfke İle Baş Etme Yolları

Öfkemizi nasıl kontrol edebiliriz? Öfkeyi yenmenin 8 yolu...

Öfkeyi kontrol etmenin yolları...

ÖFKEYİ YENMENİN 8 YOLU

  1. Öfkelendiğiniz kişi ile göz teması kurun.
  2. Sen-ben davası yerine doğru olana yönelmeye çalışın.
  3. Yargılayarak değil algılayarak algılatarak düşüncenizi anlatmayı deneyin.
  4. Karşıdaki insanı küçük düşürcü söz ve eylemlerle haksız pozisyona düşmeyin
  5. Size söylenen sözleri kesmeden dinleyerek anlaşma zemini bulmaya çalışın
  6. Kızgınlık ve gerilim devam ediyorsa anlaşılmayı daha sonraya bırakın
  7. Karşılıklı intikam duygularını canlandıracak pozisyonlara müsaade etmeyin
  8. İçinizden ‘Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm’ evrensel duası ile manen koruyun ve korunun.

ÖFKE İLE KALKAN ZARARLA OTURUR

Duygusal fiziksel ve psikolojik birçok acıya, olumsuzluğa verilen gayrı ihtiyari bir cevap olarak tanımlayabilirim öfkeyi. Öfke anında insan doğru düşünemez. Normal davranışlarda bulunamaz. Öfkeli olarak yapılan işler hep sonradan pişmanlık duyulan işlerdir. Bunun için ‘öfke ile kalkan zararla oturur’ atasözünü hep duyar ve sayısız örneklerle bu gerçekliği hep yaşarız. Bazı insanlarda öfke bir âfettir. Sonun başlangıcı olabilecek kadar önemsenmesi gereken kontrolsüz bir tepkidir.

Öfkenin şiddeti süresi insanlara ve eşyalar verdiği zarar çok farklılıklar arz eder. Bir anlık öfke ile cinayet işleyenlere rastlanabildiği gibi öfkesini kontrol ederek örneklik yaşayan yanlışları düzelterek topluma yön veren insanlara da rastlanabilir.

Biz hekimler ise beyin felci, kalp krizi yada ani gelişen bayılma ajitasyon ve ruhsal tepkilerde hep öfkenin yada ani tepkiselliğin birçok durumda sebep olduğunu müşahade etmişizdir. Çünkü öfke bağışıklık sistemimizi çökerterek bizi hastalıklara karşı savunmasız hale getiren ciddiye alınması gereken olumsuz bir duygudur.

İnsanın öfke ve hiddet tepkisi çok farklı sebeplerden meydana gelebiliyor. Önemsenmemek, değer verilmemek, kullanılıyor intibaı yaşamak, aptal yerine konulmak, haksızlığa uğramak, aldatılmak, iftira vs. Öfkelenmeye sebep olabilecek çok sayıda sinyal kişiden kişiye değişen tepkilerle öfke fitilini ateşleyebilir.

Sık öfkelenen biri iseniz nedenini ve niçinini iyi sorgulamak durumundasınız demektir. Yapacağınız tespitler son derece önemli olduğu için objektif olmak ve adaletli hareket etmek sorumluluğu burada ayrıca önem arz eder.

Yüce Mevlamız öfkemizi kontrol etmemizi emir buyururken, onun sevgili habibi Peygamber efendimiz ise yiğitliği pehlivanlığı öfke anındaki kontrolümüze bağlamıştır.

Peygamber Efendimiz, Cenab-ı Hakk’a sığınmayı öfkenin ilâcı olarak tavsiye etmiş, insanın kendi kendine telkinle ulaşacağı irade sağlamlığının onu öfkelenmekten kurtaracağına işaret etmiştir. Yine Peygamberimiz öfkeyi güç ve kuvvetin değil, zayıflığın ve aczin alâmeti olarak görmüştür. Öfke nefse hâkim olamamanın işaretidir. Nefislerine hâkim olamayanların sonu ise hüsrandır.

Öfke anında ilk yapılması gereken şey tıp otoritelerine göre çok değişkenlik gösterse de biz Peygamber efendimizin engin bilgi denizinde bize berrak olarak gösterilen gerçekle hareket etmeli ve Yüce rabbimizin adına sığınarak abdest tazelemesi yapmalıyız.

Yaptığımız eylemi kısaca açarak daha iyi anlamaya çalışalım: Euzü-besmele ile öfke anında, yani zayıf anımızda bize musallat olabilecek cin ve şeytanlardan korunmuş oluyoruz. Kalkıp hareket ederek gerilimden kaynaklanan stres hormonlarının kana verilişini azaltıyoruz. Abdest tazeleyerek ise üzerimize çöreklenen negatif enerji kütlesini su ile yıkayarak üzerimizden uzaklaştırıyoruz.

Kaynak: Dr. Ali Akben, Altınoluk Dergisi, Sayı: 290

İslam ve İhsan

ÖFKE NEDİR? NASIL KONTROL EDİLİR?

Öfke Nedir? Nasıl Kontrol Edilir?

ÖFKELENİNCE OKUNACAK DUA

Öfkelenince Okunacak Dua

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.