O Gözler Yüreğinizi Delip Geçiyor

Atlas Okyanusu'nun kenarında Kamerun’da yaşayan bir Pigme kabilesi Türklerle karşılaştı ve hayatları değişti. Müslümanlığı seçen kabileye 'Artık Müslüman oldunuz. Size dini eğitim verelim' diyen Türkler, Fransızca ve din dersi vermeye başladı.

Hayatlarını yüzyıllarca avcılık ile kazanan kabile ilk kez haftada 2 gün avcılık yerine eğitim alıyor. Kamerun'un balta girmemiş ormanlarının olduğu Kribi bölgesinde yaşayan pigmeler farklı yaşamları ile dikkat çekiyor.

PİGME KABİLESİNİN TAMAMI MÜSLÜMAN OLDU

Makoure Köyü Atlas okyanusunun kenarındaki Kamerun'da, Kribi kentine bağlı bir Pigme köyü. Yaklaşık 100-150 kişiden oluşuyor. Boyları 160-170 santimetreyi geçmeyen, kendi geleneklerini devam ettiren kapalı bir toplum. Hala hayatlarını gündelik avla sürdürüyorlar. Ülkenin en fazla yağmur alan bölgelerinden biri burası. Her yan dev ağaçların olduğu ormanlarla kaplı. Çeşitli totem dinlerine inanmışlar. Afrika'da yaygın yerel din (Animizm) yüzyıllarca dini inanç sistemlerini oluşturmuş. Kamerun'da ilginç kültür ve folklorik özellikleriyle dikkat çekiyorlar. Pigme kabilesinin Türkler ile tanışması ise adeta bir dönüm noktası olmuş. Afrika'ya Avrupalılardan yıllar sonra adım atan Türkler ile ilk kez karşılaşan pigmeler beyaz adamın farklı bir yüzü ile tanışmış. Tanışmanın serüveni ise şöyle. Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı'nın ülke sorumlusu Mehmet Targal birgün ülkeyi tanımak için çıktığı yolculukta Kribi kentinde mola veriyor. Kentin merkez camii imamı ile tanışıyor. Türkiye'den gelen birinin camide namaz kıldığını gören imam Makoure Köyü'ndeki pigmeleri anlatıyor. İmamın gayretleri ile 2 kişinin Müslüman olduğu köye birlikte yol alıyorlar. Köyde büyük sessizlik ve şaşkınlık yaşanıyor. Vakıf tarafından hemen bir proje yapılıyor ve yardımlar iletiliyor.

afrikaa.

AFRİKA'DAKİ EN KISA BOYLU MÜSLÜMANLAR

Görüşlerine başvurduğumuz Murat Yılmaz; 'Benim geldiğim tarihte 20 pigme genci Müslüman olmuştu' diyerek sözlerine başlıyor. Yılmaz toplumun yapısını bozmadan yardım faaliyetlerine başladıklarını ifade ederek eğitim yardımı yaptıklarını anlatıyor: 'Pigmelere 'Müslüman oldunuz en azından bir şeyler öğretelim' dedik. 'Haftanın 5 günü avınıza devam edin ama cumartesi pazar köyünüzde oturun, biz size öğretmen gönderelim. O günkü yiyeceğinizi de verelim' diye bir davette bulunduk. 20 kişi üzerinde bu çalışma başlayınca bunun etkisi büyük oldu. Köyün tamamı İslam'ı seçti.

kamerun.

TÜRKİYE AFRİKA'YI UNUTMAMALI!

Yılmaz'a göre Türkiye'ye Afrika'yı unutmamalı. Çünkü ülkemizde bu kadar güzel nimetlerin içinde yaşamanın bir bedeli olması gerekir. Yılmaz pigme köyüne girdiğinde yaşadığı duyguları şu ifadeleri ile aktarıyor 'Size minnetle bakan bir çift göz sizi karşılıyor. O gözler yüreğinizi delip geçiyor'

KÖYDEKİ ERKEK VE KADINLAR OKUMA YAZMA ÖĞRENİYORafrika1

Merkezi İstanbul'da olan Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı tarafından bir okul ve bir öğretmen görevlendirildi. Pigme çocukları burada din eğitimleri yanı sıra ülkenin konuşulan dili olan Fransızca öğreniyor. Ayrıca ülke tarih dersleri alıyorlar. Çalışma 4 yıldır devam ediyor, her ayrıntı düşünülüyor. Pigmelerin farklı kültürleri ve yaşam tarzları var. Sosyal dokuya zarar vermeden titizlikle çalışmalar sürdürülüyor. Bu çalışmanın neticesinde köyden 3 çocuk Kribi merkezde okula gitmeye başladı. Köydeki genç yaştaki erkek ve kadınlar okuma yazma öğrendi.

ORMANIN İÇİNDEN GİDİLİYOR

Makoure Köyü Kamerun'un başkenti Yaounde'den yaklaşık 180 kilometre mesafede. İlk olarak Kribi kentine ulaşılıyor. Kent merkezinden 35 kilometre araçla karayolunu bitirmek gerekiyor. Karayolunun ardından kanolarla yolculuğun olduğu zorlu bölge başlıyor. Yaklaşık 2-3 kilometrelik mesafe yaya olarak ormanın içinden gidiliyor.

CENAZE TÖRENLERİ DÜĞÜN GİBİ

Pigmelerde cenaze çok farklı. Dışardan bakıldığı zaman bir düğün yerini andıran merasimle ölülerini uğurluyorlar. Ölenlere saygı için yapıyorlar. Ölen kişi üzülmesin diye ve kötü ruhları kovduklarına inanarak eğlenceli bir şekilde tören yapıyorlar. Evlenme kültürleri de çok farklı. Bir liste yapılıyor, keçiler tavuklar listeye konuluyor adeta bizdeki gibi başlık parası isteniyor. Gelin evden çıkarken çeşitli özel bitkiler var bunların dalları ile sözde kutsanarak götürüyorlar. Gelini köyün genç kızları uğurluyorlar.

afrika

Kaynak: Yeni Şafak

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.