Nijerli Yetimlerin Zor Hayatı

Dünyanın en yoksul ülkelerinden Nijer’de yetimhanelerde kalan çocuklar zorlu şartlarda hayata tutunmaya çalışıyor.

Afrika’nın okyanusa kıyısı bulunmayan, nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman Nijer’de, başkent Niamey’deki Osman Bin Affan Yetimhanesi ve Okulu, 270 çocuğa kol kanat geriyor.

Eğitim ve sağlık hizmetlerinin son derece yetersiz kaldığı ülkede yetim çocuklar, hayırseverlerin de yardımıyla yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Yetimhanede, yemek, giyecek ve barınma ihtiyaçları kısıtlı olanaklarla giderilen çocuklar, okulda ise eğitim imkanı buluyor.

Avluyu çevreleyen odalarda kalan, avluda hep birlikte yemek yiyen çocuklar, sıralanmış toprak küplerin içindeki aynı kupalardan su içiyor. Çocukların giyecek ihtiyaçları da hayırseverlerin yardımlarıyla karşılanıyor.

DESTEKLERLE FAALİYETİNE DEVAM EDİYOR

Yetimhane ve Okul Müdür Yardımcısı Bellu Ahmed, yaptığı açıklamada, Nijer’in 6 bölgesinden yetimlerin burada barındığını söyledi.

Ahmed, “Yetimler burada rehabilite ediliyor, eğitimlerini devam ettiriyorlar. Burayı inşa ettiren Suudi Arabistanlı bir hanımefendiydi. Allah rahmet eylesin. Onun desteğiyle burayı inşa ettik.” dedi.

Bellu Ahmed, yetimhanenin ve okulun bağışçıların destekleriyle faaliyetine devam ettiğini kaydetti. İmkanlarının kısıtlı olduğunu ifade eden Ahmed, bu dar olanaklarla çocukların ihtiyaçlarını gidermeye çalıştıklarını, çocukların yetimhanedeki okulda eğitim alabildiklerini aktardı.

Ahmed, “Sabah kahvaltısından sonra Kur'an-ı Kerim dersi yapıyoruz. Daha sonra yine yetimhaneye özel olan okulda okullarına devam ediyorlar. Yetimlerin bütün ihtiyaçları bu müessesede karşılanıyor.” diye konuştu.

Türkiye’nin TİKA ile büyük desteklerinin olduğu Nijer’de Türkiye Diyanet Vakfı da Kurban Bayramı’nda 35 bölgede vekalet verilen 2 bin 600 kurbanı kesmişti. Türkiye Diyanet Vakfı Nijer Koordinatörü Mahmut Temelli ve beraberindeki 19 gönüllü, başkent Niamey’deki 2 ayrı yetimhaneyi ziyaret ederek çocuklara çeşitli hediyeler vermişti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.