Nemrut Gölü Güzelliğiyle Baş Döndürüyor

Avrupalı Seçkin Destinasyonlar Projesi kapsamında "Mükemmeliyet Ödülü" alan 2 bin 250 rakımlı, İlahi sanatın muhteşem bir eseri olan Nemrut Krater Gölü, bölge halkının yanı sıra turistlerin de en çok ziyaret ettiği yerlerden biri.

Bitlis'in Tatvan ilçesinde dünyanın ikinci, Türkiye'nin en büyük krater gölü olan Nemrut Krater Gölü, bayram tatilinin son gününde ziyaretçi akınına uğradı.

Avrupalı Seçkin Destinasyonlar Projesi (EDEN) kapsamında "Mükemmeliyet Ödülü" alan 2 bin 250 rakımlı göl, doyumsuz manzarasıyla ziyaretçilerini hayran bırakıyor.

Tatilin son gününü fırsat bilerek Nemrut'a gelen vatandaşlar, doğal güzelliklerinin yanı sıra sıcak ve soğuk gölleri, buz mağarası, buhar bacası ile ilgi çeken bölgede göl kıyısında piknik yapmanın keyfini yaşadı.

Bazı bölgelerinde metrelerce karın bulunduğu Nemrut'ta turistler karşılaştıkları eşsiz güzellikleri fotoğrafladı.

"BURALARI MUTLAKA GEZİN"

Gaziantep'ten gelen öğretmen Mehmet Ataşbaş, gazetecilere yaptığı açıklamada, Anadolu'nun gezmekle bitirilemeyecek tarihi ve doğal güzellikleri bünyesinde barındırdığını söyledi.

Ailesiyle 9 günlük bayram tatilini değerlendirmek amacıyla Güneydoğu Anadolu'dan Doğu Anadolu'ya bir gezi programı düzenlediklerini belirten Ataşbaş, burada müthiş bir manzara ile karşılaştıklarını anlattı.

Ataşbaş, "Buraları gezmeden ölmeyin. Vatanın her tarafı kutsal. Onun için lütfen insanlar ön yargılarını dağıtsınlar. Batıdaki tüm insanları bu güzellikleri görmeye davet ediyoruz." diye konuştu.

Eylem Ataşbaş da ilk kez gördüğü Nemrut Krater Gölü'ne hayran kaldığını ifade ederek, "Burada dört mevsim bir arada. Kışın kar göremeyenler yaz mevsiminde gelip burada kar görebilirler. Yüzmek isteyenler için güzel bir alternatif. Doğa yürüyüşü yapmak için harika yerler var. Herkesin buralara gelip görmesi gerekiyor. Buralar gizli kalmış cennet." diye konuştu.

Çanakkale'den gelen Filiz Önal da Nemrut Krater Gölü'nde karşılaştığı manzaraya hayran kaldığını, tüm güzellikleri bir arada görebilme imkanı bulduğunu aktardı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.