Nefsini Dizginlemenin En Kolay Yolu

Nefsin azgınlıklarını dizginlemenin en kolay yolu, onu açlıkla terbiye etmektir. İnsan tokken, sağlıklıyken, gücü-kuvveti yerindeyken, kendini ihtiyaçsız, kusursuz ve noksansız görür. Âcizliğini unutarak büyüklenmeye kalkışır.

Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri;

“‒Niçin açlığı medh ü senâ ediyorsun?» diyenlere:

“‒Çünkü.” dedi. “Eğer Firavun aç olsaydı (aczini hisseder); «En büyük Rabbiniz benim!»[1] diyemezdi.”[2]

NEFSİNİ DİZGİNLEMENİN EN KOLAY YOLU AÇLIK

Nefsin azgınlıklarını dizginlemenin en kolay yolu, onu açlıkla terbiye etmektir. İnsan tokken, sağlıklıyken, gücü-kuvveti yerindeyken, kendini ihtiyaçsız, kusursuz ve noksansız görür. Âcizliğini unutarak büyüklenmeye kalkışır.

Buna mukâbil; hasta, fakir, zayıf ve muhtaç hâlde iken, büyüklenip kibirlenmeye mecâli kalmaz. Kul, acziyetini açlıkta daha iyi idrâk eder. Nîmetlerin kadrini anlar. Cenâb-ı Hakkʼa hamd ve şükür duyguları artar.

Hattâ bunun için bâzı tarîkatlerde, “riyâzat” ve “mücâhede” usulleri çerçevesinde, nefsin istediklerinden el çekip, istemediklerine yönelmek sûretiyle, rûhânî istîdatların inkişâfı hedeflenir.

Bu itibarla asıl mahâret; müʼminin zayıf ve âciz zamanında olduğu kadar; güçlü, varlıklı ve sıhhatli ânında da, kendini Rabbinin huzurunda en âciz mevkîde görebilmesidir. Zira yağmur sularının kuytu ve alçak yerlerde birikmesi gibi, ilâhî lûtuf ve ihsanlara nâil olmak isteyen müʼminler de, hiçlik ve acziyetlerinin idrâki içinde, alçak gönüllü ve mütevâzı olmalıdırlar.

İNSANA ACZİYETİNİ EN İYİ TATTIRAN

İnsana acziyetini en iyi tattıran oruç ibadeti de, nefs canavarını zabt u rabt altına alan ve böylelikle ihtiras ve azgınlıklara set çeken, ayrıca merhamet ve şefkat duygularının inkişâfını sağlayan rûhî bir disiplindir.

Nitekim Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz;

“Oruç kalkandır.” buyurmuştur. (Nesâî, Sıyâm, 43)

Orucun kalkan olması; nefsânî arzuları çökerterek nefsin günahlara olan meylini kırması ve böylece Cehennemʼle kul arasına perde olması demektir. Bunun için de yalnız mideye değil; göze, kulağa, kalbe ve bilhassa dile oruç tutturarak, bütün bu uzuvları da günahlardan korumak gerekir.

Yani orucun bir gâyesi de -tıpkı namazda olduğu gibi- insanı fahşâ ve münkerden, günah ve kötülüklerden alıkoymak sûretiyle Cehennemʼden korumasıdır.

Âyet-i kerîmede buyrulur:

“Ey îmân edenler! Oruç sizden önceki ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki (bu sâyede) takvâ sahibi olur (günahlardan korunur)sunuz.” (el-Bakara, 183)

Yahya bin Muâz  -rahmetullβhi aleyh- ne güzel buyurur:

“Şaşılır o kişiye ki hastalık korkusuyla yiyecekten perhiz eder de Cehennem korkusuyla günahlardan perhiz eylemez.”[3]


[1] en-Nâziât, 25.

[2] Prof. Dr. Süleyman Uludağ, Bâyezîd-i Bistâmî, sf. 189.

[3] Tezkiretüʼl-Evliyâ, s. 125, Erkam Yayınları.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Bâyezîd-i Bistâmî, Erkam Yayınları

 

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.