Nazariyat'ın İkinci Sayısı Çıktı

İstanbul’da, altı ayda bir Türkçe ve İngilizce dillerinde uluslararası hakemli bir dergi olarak yayımlanan Nazariyât’ın, Ekim 2014’te çıkan ilk sayısının ardından ikinci sayısı da araştırmacıların ilgisine sunuldu.

İslam felsefesi, kelâm, nazarî tasavvuf ve bilim tarihi alanlarında özgün araştırma ürünlerine, metin neşirlerine ve kitap değerlendirmelerine yer veren Nazariyât’ın hedefi, İslam düşünce tarihindeki nazarî geleneklerin, özel olarak da klasik sonrası döneme ait bilimsel birikimin keşfi, incelenmesi ve yeniden yorumlanmasına katkıda bulunmak.

Derginin bu sayısında İslam felsefesi ve bilim tarihi ilgili üç makalenin yanı sıra, Seyyid Şerif Cürcâni’ye ait daha önce yayımlanmamış bir eserin tahlil, tahkik ve tercümesi de yer almakta.

M. Cüneyt Kaya’ya ait olan ilk makalenin başlığı “Âmirî Çalışmaları için Yeni Bir Kaynak el-Mecâlisü’s-seb beyne’ş-Şeyh ve’l-Âmirî” şeklinde. Kaya çalışmasında öncelikle, toplam kırk bir felsefi soru ve cevabı ihtiva eden yedi oturumdan oluşan Mecâlis’in yapısal özelliklerini ana hatlarıyla tasvir etmekte; Âmirî ile İbn Sînâ arasında, Mecâlis’e konu olan felsefî tartışmanın gerçekleşmiş olma imkânını, tarihî ve coğrafî olarak inceleyerek, Mecâlis’in, âlemin varlığa geliş aşamalarının ele aldığı ilk üç oturumunda ortaya konan felsefî yaklaşımı, Âmirî’nin mevcut eserleriyle mukayese etmektedir.

“Akledileni Akletmek: İslâm Mantık Geleneğinde “İkinci Akledilirler”in Yorumu ve Osmanlı’da Alımlanması Üzerine Bir İnceleme” başlıklı makalesinde Ömer Mahir Alper, birçok felsefi disiplini ilgilendiren “ikinci akledilirler (el-ma‘kûlâtü’s-sâniye/el-ma‘kûlâtü’s-sevânî)” kavramını ele almaktadır. Kavramın yorumlanma sürecinin Farabi ile başladığını ifade eden Alper, Cürcânî’ye kadar ikinci akledilirlere dair yapılan yorumları, değişim ve gelişim evrelerini ele almaktadır. Ayrıca, Molla Fenârî’nin el-Fevâ’idü’l-Fenâriyye adlı ünlü mantık eserine Burhâneddin Bulgarî, Kul Ahmed (Ahmed b. Muhammed b. Hıdır), Sadreddinzâde Mehmed Emin Şirvânî ve Kara Halil b. Hasan et-Tirevî tarafından yazılan hâşiyeleri esas alarak, Osmanlı filozofları ve mantıkçıları tarafından mezkûr soruna nasıl yaklaşıldığını, analitik ve karşılaştırmalı bir tarzda incelemekte.

Atilla Bir, Şinasi Acar ve Mustafa Kaçar tarafından kaleme alınan derginin üçüncü makalesi ise “Osmanlı Dönemi Yatay Güneş Saati Teorisine Matematiksel Bir Bakış: Ruhâme Risâlesi Örneği” başlığını taşımaktadır. İlk defa ele alınan Risâle-i Vaz‘-ı Ruhâme başlıklı eser, Osmanlı döneminde kaleme alınan ve ruhâme ismini taşıyan yatay güneş saatini çizmenin pratik yönlerini göstermektedir. Makalenin yazarları, mezkûr çalışmanın matematiksel analizini yapmaktadır. Eserin sadeleştirilmiş çeviri yazısı ile tıpkıbasımı da makalenin sonuna eklenmiştir.

Seyyid Şerîf Cürcânî’nin daha önce yayımlanmamış bir çalışmasını ele alan Mehmet Özturan, derginin “Seyyid Şerîf Cürcânî’nin Risâle fî taksîmi’l-ilm Adlı Eserinin Tahlil, Tahkik ve Tercümesi” başlıklı son makalesinde mezkûr eserin, bilginin tasavvur ve tasdik olarak ikiye ayrılması ile ilgili olduğunu ve bu taksim etrafında oluşan akımlar bağlamında, mantıkçıların görüşlerini tartıştığını belirtmektedir. Tahlil kısmında ilk olarak tartışmanın arka planına değinen Özturan, sorunun mantık kitaplarında mantığın gayesi ve yöntemlerini açıklamak üzere ileri sürülen önermeler zincirinin ilk halkası olduğunu, öğrenmenin imkânı bağlamında değerlendirmiştir. Özturan ayrıca, risalede geçen mevcut yaklaşımların atıf ve görüşlerini özetlemekte, Cürcânî’nin eleştirilerinden hareketle onun bu tartışmadaki yeri ve iddiaları ortaya konulmaktadır.

Nazariyât’ın ikinci bölümü ise değerlendirme yazılarından oluşuyor. Bu sayıda değerlendirmelerine yer verilen kitaplar arasında; İbrahim Halil Üçer’in değerlendirdiği, M. Cüneyt Kaya’nın editörlüğündeki İslâm Düşüncesinde Süreklilik ve Değişim: Seyyid Şerif Cürcânî Örneği; Samet Büyükada’nın değerlendirdiği, Khaled El- Rouayheb’e ait  Relational Syllogism and the History of Arabic Logic, 900-1900; Rahim Acar’ın değerlendirdiği, Richard C. Taylor ve Irfan A. Omar’ın editörlüğündeki The Judeo-Christian-Islamic Heritage: Philosophical & Theological Perspectives; Hatice Toksöz’ün değerlendiği, Mustakim Arıcı’nın editörlüğündeki Felsefe, Tıp ve Tarih: Tabakât Literatürü Üzerine Bir İnceleme; Cüneyd Kaya’nın değerlendirdiği, Dimitri Gutas’a ait Avicenna and the Aristotelian Tradition: Introduction to Reading Avicenna’s Philosophical Works (Dimitri Gutas); Mustakim Arıcı’nın değerlendirdiği, Miri Shefer-Mossensohn’a ait Ottoman Medicine: Healing and Medical Institutions 1500-1700 ve nihayet Abdullah Yıldırım’ın değerlendirdiği, Şükran Fazlıoğlu’na ait Dil Bilimlerinin Sınıflandırılması, (el-Metalib el-ilahiyye fi mevzuat el-ulum el-luğaviyye) Eleştirel Metin, Çeviri ve İnceleme başlıklı kitaplar bulunuyor.

Nazarın bilginin kaynağına yönelen bir yakarış olduğu düşüncesiyle yola çıkan Nazariyât, İslam felsefesi, kelâm, nazarî tasavvuf ve bilimler tarihi alanındaki araştırmacıları, özgün araştırma ürünleriyle bu “yakarış”a katılmaya davet ediyor!

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.