Müslümanın Esas Bayramı

Ramazân, bir takvâ mektebi, bayram ise onun rûhânî bir şehâdetnâmesidir. Bayramlar, tâtil günleri değil, Allâh’ı zikir, şükür, sıla-i rahim ve ictimâî ibâdet günleridir.

Îman kardeşliğinin cemiyet planında yaşandığı mübârek vakitlerdir. Bu sürûr günlerinde bilhassa muhtaçların ve gariplerin gönüllerini hoşnud etmeliyiz. Zîrâ merhamet edene merhamet edilir, Hak rızâsı için sevindireni, Hak Teâlâ sevindirir.

 

MÜSLÜMANIN ESAS BAYRAMI

 

Ramazân gecelerinden sonra kavuşulan bayram geceleri de ince ruhların kavrayabileceği nûrânî tecellîlerle doludur. Zîrâ hadîs-i şerîfte:

 

“Ramazân ve Kurban bayramı gecelerini, sevâbını Allâh’tan umarak ibâdetle ihyâ edenlerin kalbi, -bütün kalblerin öldüğü günde- ölmeyecektir.” (İbn-i Mâce, Sıyâm, 68) buyrulmuştur. Bu cihetle bayram geceleri de ganîmet bilinmelidir. Unutulmamalıdır ki esas bayram; mü’minlerin takvâ imtihanından muvaffakıyetle Hakk’ın huzûruna çıktıkları gündür. Nitekim Hak dostları:

 

“Gerçek bayram yeni elbise giyene değil, Allâh’ın azâbından emîn olanadır.” demişlerdir.

 

Bursevî Hazretleri şöyle buyurur:

“Bizim üç bayramımız vardır. Birincisi Ramazân (ve Kurban) bayramıdır. Bu tabîatın, nefsin bayramıdır. İkincisi, kâmil îmanla göçmek şartıyla ölüm bayramıdır. (Ebû Dâvûd, Edâhî, 9-10/2813)

 

Bu, büyük bir bayramdır. Üçüncü ve en büyük bayram ise âhirette Allâh’ın tecellisine mazhar olunduğu zamanki bayramdır.” (Bursevî, I, 295)

 

Hülâsa Ramazân-ı Şerîf’te orucun fazîletine ermeli ve bilhassa gece namazları olan terâvih ve teheccüdlerle, kalblerimizi ihyâ etmeliyiz. Bu mübârek ayda namazlara daha da îtinâ göstermeli, Kur’ân-ı Kerîm’i huşû ile okumalı, zikirle rûhumuzu inceltmeli, zekât, infâk ve sadakalar ile de, vicdan huzuruna kavuşmalıyız. Kur’ân-ı Kerîm’in dünyâ semâsına indirildiği bu mübârek ayda; nefsimizi hesâba çekerek kulluk hayatımızı Kur’ân terbiyesi istikâmetinde bir daha gözden geçirmeliyiz.

 

Rabbimiz, Ramazân’ın rûhânî iklîmini ömrümüzün muhtevasına yaygınlaştırıp feyizli bir hayat yaşamayı cümlemize müyesser eylesin. Âhirete açılacak kapımızı, saâdet tecellîleri ile gelen ebedî bir bayram kılsın. Ramazân ve bayram günlerini, vatanımıza, milletimize, İslâm dünyâsına saâdet ve huzur kaynağı eylesin!..

 

Âmin!..

 

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Gönül Bahçesinden Saâdet Damlaları, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

RAMAZAN BAYRAMI VE EBEDİ BAYRAMLAR

Ramazan Bayramı ve Ebedi Bayramlar

BAYRAM İBADETTİR

Bayram İbadettir

BAYRAM NEDİR?

Bayram Nedir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.