Müslümanın Bayramı Nasıl Olmalıdır?

Hakîkî bayram, Ramazanʼdan ilâhî af şehâdetnâmesini alarak çıkabilen kimseyedir. Bu minvalde bir Müslümanın bayramı nasıl olmalıdır?

Bayram, Cenâb-ı Hakkʼa takdim edilen hâlisâne kulluğun tebrîkidir.

Bayram, mârifet mektebi olan Ramazân-ı Şerîfʼin son dersidir.

Bayram, eş-dost ve akrabayı, hastaları, garipleri, kimsesizleri, mazlumları ziyaret edip hâl-hatır sorma, gönül alma, mâtemlerin civârında dolaşma, müʼminlerin dertleriyle dertlenme, velhâsıl din kardeşliğini cemiyet plânında yaşama mevsimidir.

Bayram, yanık yüreklere Cennet serinliği veren ilâhî bir ziyafettir.

Bayram, ferdî ibadetlere ilâveten yapılacak infak, fedakârlık ve hizmetlerle yaşanacak olan ictimâî ibadet günleridir. Belli bir kesimin şımarıkça yaşadığı, israf çılgınlıklarıyla dolu tatil ve eğlence gibi nefsânî zevk u safâ günleri değildir.

Bayram, dargınlıkları-kırgınlıkları ortadan kaldırma ve din kardeşleriyle kaynaşma günleridir.

Cenâb-ı Hak, bütün yeryüzündeki mazlum din kardeşlerimizin ıztıraplarını daha derinden duyabilmeyi, gönüllerimizi onları kucaklayan bir rahmet dergâhı hâline getirebilmeyi ve hem maddî yardımlarımızla hem de duâlarımızla onların yaralarını sarabilmeyi, bizlere nasîb eylesin. Asrımızın bîçâre ve muzdarip İslâm âlemini, hakîkî bir bayram sevincine gark eylesin...

Bu senenin Ramazân-ı Şerîfini, günahlarımızdan arınmış olarak tertemiz uğurlayabilmeyi ve gelecek senenin Ramazânʼına aynı gönül feyziyle kavuşabilmeyi cümlemize müyesser kılsın. Hayatımızı dâimî bir Ramazan rûhâniyetiyle yaşayıp ebedî saâdete açılan bir bayram sabahının huzuru içinde son nefesimizi verebilmemizi

lûtfeylesin. Âmîn!..

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hak Dostlarından Hikmetler İmam-ı Rabbani (r.a), Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.