Müslümanı Zenginleştiren Ticaret

İnfâk edilen mal bereketlenir; infâk edilmeyense, sahibi için ya dünyada bir fitne ya da âhirette bir azap sebebi olur. İnfâk edilmeyen mal, kulu şımartıp azgınlığa sevk eden nefsânî arzulara sermâye teşkil eder.

Hadîs-i şerîfte buyurulur: “Ey Âdemoğlu! İhtiyacından fazla olan malını sadaka olarak vermen, senin için iyi; vermemen ise kötüdür…” (Müslim, Zekât, 97; Tirmizî, Zühd, 32)

Cömertlik fazîletini ve cimrilik iptilâsını Mevlânâ Hazretleri ne güzel tasvir eder:

“Cömertlik, Cennet selvisinin dalıdır. Bu dalı elinden bırakana eyvahlar olsun! Ekin eken, önce ambarı boşaltır, ama sonra hâsılatı pek çok olur. Fakat tohumu ambarda tutan ise, sonunda onu farelere yem yapar.”

Hakîkaten, ambardaki azıcık tohum, vaktinde ve usûlünce toprağa ekilirse, daha da bereketlenerek geri döner ve ambarı yeniden doldurur. Bunun gibi, Allâh'ın ihsân ettiği nîmetleri yine O'nun rızâsı yolunda sarf etmek, onları eksiltmez, bilâkis artırır.

İNFAK EDENLER FAKİRLEŞMİYOR

“Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size çirkin şeyleri (cimriliği) telkin eder…” (el-Bakara, 268) âyet-i kerîmesi muktezâsınca, fakir düşmekten korkmaksızın, cömertçe infâk etmek gerekir. Zira şimdiye kadar, Allah için helâl kazanıp helâl verenin, infâkı sebebiyle fakir düştüğü görülmemiştir.

Bir mütefekkir der ki: “Allah, sevdiği kulunun malını, o infâk ettikçe daha da artırır. Sevmediği kulunun, yani haramdan kazanıp cimrilik edenin malını ise, o vermediği zaman daha da artırır. Fakat bu mal da ya harama gider, ya da sahibinin âhiretini helâk eder.”

Allah yolunda cömertçe infâk edebilmek, yüksek bir pâyedir. Bu pâyeye lâyık olmayan cimri veya riyâkâr kimselere, Hakk'ın rızâsına muvâfık bir şekilde infâk edebilme şerefi nasîb olmaz.

BİR HAYRA KARŞILIK YEDİ YÜZ ECİR VAR

Hakk'a teslîm olan gerçek bir mü'min bilir ki, Cenâb-ı Hak, cömert kulunun amelini zâyî etmez. Hem bir hayrın karşılığını ondan yedi yüz misline kadar ecir olarak ihsân eder, hem de infâk edilenin yerine daha hayırlısını lûtfeder. Yeter ki kul, tam bir ihlâs, tevekkül ve teslîmiyetle infâk edebilsin.

Hazret-i Ali (r.a.) ne güzel buyurur: “Yoksullaştığınız zaman sadaka veriniz ki, Allah da kendisiyle ticaret yapmış gibi size bol rızık versin.”2

Şüphesiz ki bütün mahlûkâtın cömertliği, Allah Teâlâ'nın cömertliğinden bir tecellî kırıntısıdır. Kulunun azıcık cömertliğine çok daha fazlasıyla karşılık vermek, Rabbimiz'in yüce şânındandır. Dolayısıyla, Hak rızâsı için verebilen kârdadır. Gerçek ve kalıcı kazanç da budur. Asıl, elden çıkarılamayan, infâk edilemeyen nîmetler zâyî olmuş demektir. Nitekim âyet-i kerîmede buyrulur:

“Allâh’ın kereminden kendilerine verdiklerini (infâk etmekte) cimrilik gösterenler sanmasınlar ki o kendileri için hayırlıdır; bilâkis bu, onlar için pek fenâdır. Cimrilik ettikleri şey de kıyâmet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mîrâsı Allâh’ındır. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.” (Âl-i İmrân, 180)

Dipnotlar: 2) Şerif Er-Radıy, Nehcü’l-Belâğa, No: 258.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi 363. Sayı Mayıs 2016

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • ALLAH razi olsun.

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.