Müslüman Oldu, Köyüne Cami Yaptırdı

Romanya'nın Neamt kentine bağlı Bıra köyünde yaşayan ve 10 sene önce Müslüman olan 50 yaşındaki Abdullâh Daniel Cıniparu, köyüne cami yaptırdı.

Abdullâh Daniel Cıniparu, Hıristiyanlığın Ortodoks, Katolik ve Neo-Protestan İncillerini araştırdıktan sonra 10 sene önce İslâm dinini seçti. İslâm’la nasıl tanıştığını anlatan Abdullah Cıniparu, “20 sene boyunca İncil’i araştırdım. İlk 3-4 sene onu tekrar tekrar okudum. Üçüncü defa okuduğumda o zamana kadar düşünmediğim bazı sorular aklıma takıldı. Hocalarımın birisinin dediği gibi aklında bir soru olduğu zaman onun cevabını bulduğunda bu iki soru daha üretir. İncil’i okumaya devam ettim ve dördüncü sene diyebilirim ki onu incelemeye başladım. Dinlerin tarihleri, İncil, İncil’in içindeki hikâyeler ve Hıristiyanlık üzerinde araştırmalar yaptım” dedi.

HIRİSTİYANLAR İNCİL'İ OKUMUYORLAR

Abdullah Cıniparu, “İtiraf etmeliyim ki bu 20 sene içinde bulduklarım kalbimde çok derin yaralar bıraktı. Maalesef Hıristiyanların çoğu İncil’i okumuyorlar. Onu ne kadar çok okursan o kadar çok o büyük gerçeğe, bütün peygamberlerin getirdiği gerçeğe yaklaşırsın. O büyük gerçek, Allah'ın bir olmasıdır” açıklamasında bulundu.

Son senelerde bu gerçeğin kendisini Allah’ı, Yaradan’ı arayıp gerçeği bulmasına neden olduğunu belirten Cıniparu, 20 sene İncil’i ve Hıristiyanlığı inceledikten sonra Kur’ân-ı Kerîm’in Romence yapılan ilk tercümelerinden bir tanesini okuma fırsatı bulduğunu anlattı. Okuduğu Kur’ân-ı Kerîm’in 1906 yılında profesör ve papaz Octavian Isopescu tarafından yapılan bir tercüme olduğunu ifade eden Cıniparu, “Başından beri Kur’ân-ı Kerîm benim için özel bir kitap oldu. Ama onu ilk önce ilahi vahiy olarak görmedim.

Onu yaklaşık 4 kere okumuştum ki bir Cuma gecesi, 40 yaşımı doldurduktan sonra gerçeği kabul ettim ve ‘Lâ ilâhe illâllah, Muhammedün Resûlullah’ dedim. Okumayı seven bir nesilden olduğum için çok severek ve inceleyerek okudum Kur’ân-ı Kerîm’i ve bugün 10 sene sonra halâ aynı zevkle okuyorum” diye konuştu.

Kur’an-ı her okuduğunda ruh haline göre yeni şeyler öğrendiğini ve Allah’ın mesajını daha iyi anladığını hissettiğini vurgulayan Abdullah Cıniparu, Kur’an-ı Kerim’i her okuduğunda kendisini tamamladığını ve kalbinin sevinç ve aşkla dolduğunu söyledi.

EŞİMİN MÜSLÜMAN OLMASI BENİ ÇOK MUTLU ETTİ

Evliliği ve oğullarının doğumlarının yanı sıra unutulmaz olan o anın kalbinden hiç silinmeyeceğini vurgulayan Abdullah Cıniparu, “Beni her defa mutlu eden bir an, eşimin bana gelip Müslüman olmak istediğini, bir olan Allah’a kulluk etmek istediğini söylediği andı. Bu, ona Kur’ân-ı Kerîm hediye ettikten birkaç ay sonraydı. Elhamdülillâh. Subhânallah. Ben ona İslâm’ı tanıtmayı bilmedim ve benim açımdan bir insanın imanı çok özel bir şeydir. Allahü Teâlâ ile kendisi arasında. Onun için bana göre kimse araya giremez. Çok sevinç göz yaşı döktüm. Hanımım ve çocuklarım söz konusu olsalar da yine de araya girmek doğru gelmiyor bana. En büyük oğlum ailesi ile birlikte yurt dışında yaşıyor. Şu an hanımı ve kendisi halâ Hıristiyanlar ama ümit ediyorum ki bir gün onlar da bu güzel İslâm dininin yolunu seçecekler” dedi.

Diğer iki oğlunun sadece kendisini ve hanımını örnek alarak sabırla, yavaş yavaş bu yola yaklaştığını ve İslâm’ı seçmek istediğini belirten Cıniparu, “19 yaşında olan oğlum liseyi bitirdi. İstanbul’da bir ilâhiyat fakültesine girmesini bekliyoruz. İslâm’ı, Arapça ve Türkçe bilgisini pekiştirmek için” diye konuştu.

Tanıdıkları ve bazı arkadaşları, eşinin akrabalarının büyük bir kısmının Müslüman olduklarını duyduklarında kendilerine sırt çevirip ilişkilerini kestiklerini anlatan Abdullah Cıniparu, bunun da kendisi için çok acı olduğunu vurguladı. “Ama bir Erdel deyimine göre, ben kendim oralıyım, bir insanın arkadaşları bir elin parmak sayısından fazlaysa iyi gitmeyen bir şey vardır. Çünkü gerçek dostlar çok olamaz” diyen Abdullah Cıniparu, “Zamanla bazıları anladılar, kabullendiler. Ama çoğu bizden uzak kaldı ve onların hoşgörüsüzlüğü bana ve aileme çok acı veriyor. Ama bir yandan belki de başkalarının inançlarına karşı hoşgörülü olamayan insanların uzak durması daha iyidir” dedi.

CAMİ BİR TOPLUMUN KALBİDİR

Birkaç sene Kur’ân-ı okuduğunu, İslâm’ı anlamaya çalıştığını, Hadis-i Şerifler’i incelediğini ve Hazreti Peygamber’in Medine’ye ulaştığında bir cami inşâ etmesinin mükemmel örneğini bulduğunu söyleyen Abdullah Cıniparu, “Anladım ki cami bir toplumun kalbidir. Toplumun iyi günde ve kötü günde beraber gelmesi gereken yerdir. Namazlarda, bayramlarda, yemeklerde buluştuğu yerdir. Onun için biz de küçük toplumumuz için küçük bir cami inşâ etmeyi çok doğal ve normal bulduk. Benim açımdan Müslüman bulunan her yerde bir cami inşâ edilmeli, bizim cami gibi küçük de olsa.

Bizim hayalimiz minâreli bir cami inşâ etmekti ve elhamdülillâh Allahü Teâlâ’nın izni ile başardık. Bu süreç boyunca çok zorluklar ve hayal kırıklığı yaşadık. Hanımım daima benim desteğim oldu ve bana tekrar ümit etmek için güç verdi. Çok basit bir sebepten dolayı camimize ‘Maria’ adını verdik. Biz burada Romen Hıristiyanlığın ortasında, kalbinde yaşıyoruz ve bu ismi seçerek Hıristiyanlara Hazreti Meryem’i sevdiğimizi ve ona saygı duyduğumuzu göstermek istedik” diye konuştu.

HIRİSTİYANLARIN MÜSLÜMANLAR HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ DEĞİŞTİ

Ramazan ayının sonunda caminin bitiminden 1 sene 2 ay geçtiğini, bu zaman zarfında Romanya’daki toplumların kendilerini duyup ziyaret etmeye başladıklarını anlatan Abdullah Cıniparu, “Bizimle beraber namaz kılmaya geliyorlar veya soru sorup İslâmiyet hakkında bir şeyler öğrenmeye geliyorlar. Bu sene yaşadığımız köyün Romen Hıristiyan toplumu da bizim organize ettiğimiz iftar sofralarına katıldılar. Her akşam sofrada 8 ile 24 arasında misafir ağırladık. Bizi ziyaret eden Hıristiyanların Müslümanlar ve bizim hakkımızda olan görüşleri değişti. Bizim onlar için bir tehlike olmadığımızı anladılar. Ramazan ayının sonu ve bayram bizim için çok büyük bir sevinç kaynağı oldu. Tam 130 misafir ağırladığımız için yarısı Müslüman ve yarısı Hıristiyan. Ramazan ayı boyunca bu ilgiyi görünce ailemle beraber anladık ki misafir ağırlamak için bir misafirhâne inşâ etmemiz şart” dedi.

İSLÂM MERKEZİ VE MEZARLIK YAPMAYI PLANLIYORUZ

Neamt kentine bağlı Bıra köyünün Romanya’nın çok güzel bir bölgesi olduğunu, yaşadıkları bu bölgeye aynı zamanda yaz kampları düzenleyip, çocuklara Kur’ân-ı Kerîm öğrenme ve okuma dersleri ve Arapça dersleri organize etmek istediklerini dile getiren Abdullah Cıniparu, onun için bir arsa daha hediye edip caminin yanına 20 yataklı ve bir etüt odalı bir İslâmi merkezi inşa etmeyi planladıklarını anlattı. Abdullah Cıniparu, “Aynı anda yaşadığımız bölgede bir mezarlık açmayı planlıyoruz. Maalesef belediye bize bir yer ayıramıyor. Bizim onu satın almamız lazım. İnşâallah Allahü Teâlâ’nın yardımı ile bu işi de başarırız” diyerek bunu ümit ettiğini ifade etti.

KİTAP HİZMETİ ÇOK ÖNEMLİ

Abdulah Daniel Cıniparu, “Romanya’da yaşayan İbrahim Kırmızıgül kardeşimiz, bize Romence ‘Namaz Kitabı’, ‘Cennet Yolu İlmihali’ ve ‘İki Cihan Güneşi Hazreti Muhammed Aleyhisselam’ın Hayatı’ kitaplarını hediye etti. Bu hediye bizleri çok mutlu etti. Kitapları okuduk ve çok duâ ediyoruz. Allahü Teâlâ’dan bu kitap hizmetinin devamını diliyoruz. Müslümanların doğru yolu bulmaları ve doğru bilgi edinmeleri için bu kitap hizmetinin çok mühim olduğunu düşünüyorum” dedi.

Kaynak: İHA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.