Musa Topbaş Efendi'den Manevi Hayat Dersleri

Abdullah Sert Beyefendi, Musa Topbaş Efendi’nin 1992 yılında bir Hac yolculuğunda yaptığı sohbetten aldığı notları aktarıyor. İşte bir Allah dostunun hayatından alabileceğiniz manevi hayat dersleri...

Allah dostları, bir taraftan örnek yaşayışları, diğer taraftan geleceğe ışık tutan kalıcı mesajları ile gönüllerde hep hayırla, tatlı hatıralarla yâd edilen, mümtaz şahsiyetlerdir... Vakitlerini, âhiret endişesi ile, tefekkürle, zikirle, ibâdetle ve Hakk’ın kullarına engin bir gönülle hizmetle değerlendirmeye özen gösterirler... Vefatlarının 18. Yılında kendisini büyük bir hasret ve rahmetle yâd ettiğimiz merhûm üstâz Mûsâ Topbaş Efendi, Yüce Rabbin kendisine lütfettiği uzunca bir hayatı, büyük bir mahviyet, tevazu, kerem ve adeta bir muhabbet pınarı olarak yaşamıştı...

BÜTÜN MÜ’MİNLERİ SEVMELİYİZ

Sevenlerinin ve evlatlarının kendisinden kalan en güzel hatıralarından biri şüphesiz merhum üstazın sohbetleridir... Her fırsatta vakti sohbette değerlendirmeye ihtimâm ederlerdi.. Bu sohbetler bazen bir kaç kişi ile bir ağacın gölgesinde, bazen bir hastane odasında, bazen daha büyük bir cemaatle bahçelerde ifâ edilir, sohbete katılanlar da tam bir huzur ve huşu ile katıldıkları bu ma’nevi sofradan, büyük bereketlerle nasiplenirlerdi... Münasip olan her vakitte evlatlarının manevi terbiyeleri için en lüzumlu islâmî ölçüleri, ya İslâmî bir kaynaktan okurlar, okuturlar, bazen de gönüllere nakşedilen, tane tane, tatlı ve fevkalâde nezaketli bir üslupla şifahi / sözlü olarak hatırlatırlardı… 1992 yılının Haziran ayına tekabül eden bir hac yolculuğunda kaldıkları evde, hac refikleri ile beraber kahvaltı yapılmış, Arafat’tan dönüşün, Cenab-ı Hakkın luftu ile haccı tamamlamanın gönüllerde oluşturduğu manevi bir huzur ortamında, merhum üstaz, hiç unutulmayan, o zarif ifadeleri ile yarım saat kadar şifahi sohbette bulunmuşlardı. O gün sohbet esnasında tarafımdan tutulan ve seyrü sülûk erbabı için çok önemli esasları ihtiva eden bu hatırlatmalar bir yâd-ı cemil ve rahmetle anılmaya vesile olur inşaallah.

YEMEK

Yemeklerimizi huzur içinde yemeliyiz. Yemek agâhlıkla yenirse iki yemek arasındaki vakit de huzurlu geçer. Onun için de önce kazancımızın helâl olmasına dikkatli olmalıyız. Herkes kendi durumuna göre kazancını helâl yoldan temin etmeye gayret etmeli, tüccâr, memur, v.s.

MUÂMELE

Muâmele de mühim bir husustur. İnsan aldığını verdiğini bilmeli... Merhum pederim benden bazen gazete için para alırlar, bir kaç gün sonra da onu iade ederlerdi. Baba oğul arasında teklif olmaz dememeli. Çocuklara verilen harçlıkların ve diğer emanet olarak verilen meblağın da daha sonra hesabı istenmelidir..

ZEKÂT

Herkes nisaba mâlik olunca zekâtını dikkatlice hesaplayıp vermelidir. Zekâtı vermemek, fakirin hakkını çalmaktır. Adi hırsız, zenginin malını çalar, zekât hırsızı ise her zaman fakirin hakkını çalmış oluyor. Aynı şekilde öşür de mühimdir. Fıkıh kitaplarında bildirildiği şekilde öğrenip tatbik etmelidir. Zekatı tam vermeden, insan ne kadar da hayır yapsa, tamam olmuş olmaz.

NEZÂKET

İhvân birbirine karşı nezaketli olmalıdır. Karı koca arasında da yine nezâketle hitap edilmeli, kaba ve sert ifadelerden kaçınılmalıdır. İhvanın da her biri bir taraftan istifade eder. Onları hepsini sevip, kusurlarını görmemeye çalışmalıyız. Ayrıca bütün müminleri sevmeliyiz... Sert tabiatlı gruplar dahi gün gelir, İslam’a daha güzel hizmetler verirler...

MANEVİ DERSLER

Seher vakitleri kalkıp, huzurluca manevi derslerimizi yapmalıyız. Bazıları ben hizmet ediyorum diye manevi derslerini ihmal etmekteler. Bir kısmı da derslerini yaptıkları halde her şey ayağıma gelsin diye beklemekte ve hizmet edememekte... Halbuki namaz nasıl ömrümüzce bir borçsa, aynı şekilde manevi derslerimiz de bir emanettir. Allah’a karşı bir ahiddir. İnsan ömrü boyunca manevi derslerini yapacak, hizmete de devam edecektir.

VESVESEDEN KAÇINMAK

Bazıları da haram-helal mevzuuna, ve muâmele hususuna dikkat etmediklerinden; vesveseye düşmekteler. Gerekli taharriyi yaptıktan sonra işi vesveseye götürmemelidir. Ancak şeriat bahsinde de dikkatli olmalı. İçki satan yerlerden alış-veriş etmemeli. Çünkü kazancı haram olmuş oluyor. Ayrıca televizyondan da kaçınmak gerek.

HERKES BİZDEN YARDIM BEKLİYOR

Etrafımızda Bosna-Hersek, Arnavutluk, Kırım, Azerbaycan hep bizden yardım bekliyor. Bir taraftan Avrupa’ya giden ailelerimizin ikinci nesli tamamen manen kayboluyorsa da, gene de bu yardım bekleyen bölgelerden gelecek çocuklarla ilgilenmeli, ve onları Müslümanlığa kazandırmaya çalışmalıyız. Abdülhamid Han tâ Japonya’ya kadar uzanmıştı...

DUÂ

Cenâb-ı Hak her sene böyle kolayca hac etmeyi hepimize nasip eylesin. Eskiden haclar gerçekten zor idi. Ama şimdi çok kolaylaştı. İnşallah böylece gelecek sene de hac ederiz…”

Yüce Rabbimizden niyazımız, manevi hayatımız için çok önemli olan bu hatırlatmaları, bir hayat disiplini hâline getirmeye muvaffak kılması, merhum Hace Mûsa Topbaş üstazı da kendi katından bir rahmet ve izzetle lütuflandırmasıdır...

*Aziziye, 12 Haziran 1992 Cuma, Kurban Bayramı / 2. Gün

Kaynak: Abdullah Sert, Altınoluk Dergisi, 377. Sayısı

İslam ve İhsan

MUSA TOPBAŞ (K.S.) KİMDİR?

Musa Topbaş (k.s.) Kimdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.