Muharrem Ayının En Faziletli Günü

Muharrem ayının en faziletli günü ne zamandır? Aşûre gününde yapılması tavsiye edilen tâat ve ibadetler nelerdir?

Hicrî 1444 yılına bizleri ulaştıran Rabbimize nihayetsiz hamd ü senâ ederiz. Cenab-ı Hak, yeni yılımızı ümmet-i Muhammed için hayırlara vesîle kılsın.

Hicrî ayların ilki olan Muharrem Ayı, Allâh’ın “haram” olarak nitelendirdiği aylardan olmasıyla birlikte, birçok rahmet, bereket ve fazileti de içinde barındırmaktadır. Muharrem ayının en faziletli günü ise, onuncu günü olan “Aşûre günü”dür.

MUHARREM AYI GECELERİNİN FAZİLETİ

Aşûre gününün Allah katında çok faziletli bir yerinin olduğunu, Fecr Sûresi’nin “On geceye yemin olsun.” (el-Fecr, 2) âyet-i kerîmesinin tefsirinden öğrenmekteyiz. Bazı tefsirlerde bu on gecenin, Muharrem Ayı’nın ilk gününden, Aşûre gününe kadar geçen geceler olduğu beyân edilmektedir. Cenâb-ı Hak, bu gecelere yemin ederek onların kudsiyet ve bereketini bildirmektedir.

AŞURE GÜNÜ NELER OLMUŞTUR?

10 Muharrem (Aşûre) günü, içerisinde büyük tecellîlerin yaşandığı bir gündür:

Hazret-i Âdemʼin (a.s.) tevbesi bu günde kabul edilmiştir. Demek ki bugün tevbe-istiğfar günüdür.

Hazret-i Nûhʼun (a.s.) tufandan kurtulup, gemisinin selâmete erdiği gündür. Demek ki bugün Nûhʼun (a.s.) 950 sene süren çilelerle dolu tebliğ hayatındaki sabır ve sebâtını tefekkür günüdür.

Hazret-i İbrahimʼin (a.s.) Nemrut’un ateşine atılıp Cenâb-ı Hakk’ın lûtfuyla kurtarıldığı gündür. Demek ki bugün Hakkʼa dostluk yolunda karşılaştığımız ilâhî imtihanlardaki hâlimizi muhâsebe etme günüdür.

Hazret-i Mûsâʼnın (a.s.) Firavun’un zulmünden kurtulduğu gündür. Demek ki bugün, büyük saâdetlerin, büyük çilelerin ardında olduğunu idrâk etme günüdür.

Hazret-i Eyüpʼün (a.s.) hastalık ve iptilâlardan kurtulduğu gündür. Demek ki bugün, ilâhî imtihanlar karşısındaki sabır, rızâ ve şükür hâlimizi gözden geçirme günüdür.

AŞURE GÜNÜNÜN FAZİLETİ

Aşûre günü, duâlara icâbet edilen, fazîleti âlî olan mübarek bir gündür. Bugünün fazîletine ve bugünde yapılan duâların geri çevrilmediğine dâir “er-Ravzu’l-Fâık” adlı eserde şöyle bir kıssa anlatılmaktadır:

Bir vakit Basra’da servet sahibi bir adam vardı. Her senenin Aşûre gününde müslüman kardeşlerini evine toplar, sabaha kadar Kur’ân okuyup okutarak geceyi ihyâ ederler; nerede fakir, garip ve kimsesiz varsa buldurur, hepsine sadakalar verir, dul ve yetimlere ikramda bulunur, elinden gelen hayrı fazlasıyla yapardı. Evinin bitişiğinde bir komşusu bulunuyordu ve komşusunun hem anası, hem de kızı senelerden beri yürüyemez vaziyette idiler. Kız, babasına sordu:

“-Babacığım bugün nedir? Komşumuz herkesi evine toplayıp bu geceyi Kur’ân ve zikirle ihyâ ediyor?” Babası:

“-Yavrucuğum, bugün Aşûre günüdür, Allah katında bugünün hürmeti büyüktür, ayrıca çok da fazîletleri vardır.” dedi.

Sonra uykuya daldılar. Fakat kız çocuğunun gözüne uyku girmiyordu. Sanki nefesi kesilmiş bir hâlde huşû ve haşyet ile Kur’ân’ı ve zikrullâhı dinliyordu. Kur’ân’ın hatim duâsını yaptıkları vakit, yüzünü semâya doğru çevirdi ve Allâh’a niyaz ederek:

“-Ey Mevlâm! Bu gecenin Senin katındaki hürmeti hakkı için, Senin rızânı kazanmak arzusuyla bu gece Kur’ân’ını okumak üzere uyumamış kulların hürmeti için beni şu hâlimden kurtar, kalbimin kırıklığını sar!” dedi.

Daha sözünü bitirmemişti ki, o anda âfiyet buldu, bütün ağrı ve sancılarından kurtularak kalkıp doğruldu. Sabah bu hâli görünce şaşırıp kalan babası bu durumu sorduğunda:

“-Babacığım, bugün ile Allâh’a tevessül ettim. O da ânında bana sıhhatimi ihsan etti.” dedi. (Duâlar ve Zikirler, sh: 113-114)

AŞURE GÜNÜNDE YAPILACAK TAAT VE İBADETLER

İbn-i Abbâs’tan (r.a.) rivâyetle Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:

“Bir kimse Aşûre günü oruç tutsa, Allah Teâlâ ona bin şehit sevâbı verir. Aşûre günü oruçlu olan kişi için yedi gök ehlinin sevâbını yazar. Aşûre günü iftar yemeği verirse, ümmet-i Muhammed’in hepsine iftar ettirmiş, karınlarını doyurmuş gibi sevap yazılır. Aşûre günü bir yetimin başını okşayanın, yetimin başındaki saçları sayısı kadar Cennet’te derecesi artar.” (Gunye, 2/53)

Hazret-i Ali demiştir ki:

Adamın biri gelip, Peygamber Efendimiz’e sordu:

“-Ramazan’dan sonra hangi ayda oruç tutmamı emredersin?”

Peygamber Efendimiz:

“-Ramazan’dan sonra oruç tutacaksan, Muharrem ayında tut. Çünkü o, Allâh’ın Ayı’dır. O ayda bir gün vardır ki, o günde Allah geçmiş kavimlerden birinin tevbesini kabûl etmiştir. Yine o günde, gelecek diğer kavimlerin de günahlarını affeder.” buyurdu. (Tâc Tercemesi, 2/146; Tergîb ve Terhîb, no: 1527, 2/120; Tirmizî, Savm, 40)

Resûlullah Efendimiz:

“Muharrem’in onuncu günü, yani Aşûre günü oruç tutun, fakat Yahudilere muhâlefet edin. O orucu, ya bir gün evvelinden başlayarak yahut bir gün sonrasını ekleyerek tutun.” buyurdular. (Musâhabe-5, sh: 84; Ahmed bin Hanbel, Müsned, 1/241, Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, 4/287)

Bu sebeple Muharrem ayının ya 9-10’uncu günlerinde ya da 10-11’inci günlerinde oruç tutmak daha faziletlidir. Gücü yeten, 9-10-11 olarak üç gün de oruç tutabilir. Ama sadece Aşûre günü oruç tutmak, Yahudilere benzeme ihtimali yüzünden mekruh kabul edilmiştir.

Resûl-i Ekrem Efendimiz, Aşûre günü hakkında şöyle buyurmuştur:

“...Allah, Süleyman’a (a.s.) mülkü Aşûre günü verdi. Kıyâmet, Aşûre gününde olur. Gökyüzünden ilk yağmurun inişi, Aşûre günündedir. Aşûre günü gusleden, ölüm hastalığından başka hastalık görmez. Aşûre günü bir hastayı ziyaret eden, bütün insanları ziyaret etmiş gibi olur. Aşûre gününde bir kimseye su veren, hiç isyân etmemiş gibi olur.” (Gunye, 2/53-54)

Bugünde eve çeşitli ve bol erzak almak, muhtaçlara tasaddukta, komşu ve akrabaya ikramlarda bulunmak, sene boyunca berekete vesîle olur. Yine bu günde oruçlu bulunup, gecesini de ihyâ etmenin büyük ecir ve rızâ-yı ilâhîye sebep olacağı ifâde buyrulmuştur. (Duâlar ve Zikirler, sh: 121)

AŞURE GÜNÜ EDİLECEK DUA

Bugünde ayrıca 70 defa “Hasbünallâhi ve ni’me’l-vekîl, ni’me’l-mevlâ ve ni’me’n-nasîr. Ğufrâneke Rabbenâ ve ileyke’l-masîr.” duâsı okunur.

313 kere “Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü mine’z-zâlimîn” okunur. Bol bol istiğfar edilir. On mü’mine selâm verilir.

Muharrem ayının birinci gününden başlayarak onuncu gün dâhil olmak üzere her sabah aşağıdaki duayı 3 kere okuyanı Allah Teâlâ, gelecek senenin Muharrem Ayı’na kadar, bütün belâlardan emîn ve muhâfaza buyuracağı rivâyet olunmaktadır:

“Bismillâhirrahmânirrahîm. Elhamdulillâhi Rabbi’l-âlemîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecmaîn. Allâhümme ente’l-ebediyyü’l-kadîmü’l-hayyü’l-kerîmu’l-hannânu’l-mennân.

Ve hâzihî senetü’n-cedîdetün es’elüke fîhe’l-ismete mine’ş-şeytâni’r-racîm. Vel-avne alâ hâzihi’n-nefsi’l-emmârati bi’s-sûi ve’l-iştigâle bimâ yukarribünî ileyke. Yâ ze’l-celâli vel-ikrâm. Bi-rahmetike yâ erhame’r-râhimîn. Ve sallâllâhu alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve ehl-i beytihî ecmâîn.” (M. Sami Ramazanoğlu, Duâlar ve Zikirler sh: 116)

Rabbimiz, Aşûre günü hürmetine, yapacağımız ibadetlerimizi ve duâlarımızı kabul eylesin. Bizi, kendisine yaklaştıracak vesîlelerin farkında olan ve bu fırsatları gerektiği gibi değerlendiren firaset ve gayret sahibi kulları arasına dâhil eylesin. Âmin!

Kaynak: Merve Güleç, Şebnem Dergisi, Sayı: 163

İslam ve İhsan

AŞURE NEDİR?

Aşure Nedir?

MUHARREM AYINDA OKUNACAK DUALAR

Muharrem Ayında Okunacak Dualar

AŞURE GÜNÜNÜN FAZİLETİ

Aşure Gününün Fazileti

AŞURE GÜNÜ YAPILACAK İBADETLER

Aşure Günü Yapılacak İbadetler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • السلام عليكم Allah razi olsun oncelikle bu degerli bilgilerden dolayi sorum su : Hz.Adem (a.s), Hz. Nuh(a.s) vs saydiniz peygamberlerin tecelileri bu gune denkgeldini nerden biliyoruz kaynak nedir aceba bilkmek isteriz ilim talebesiyiz allah razi olsun

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.