Ms Hastalığı Nedir?

MS hastalığında kök hücre naklinin, birçok hasta için “ezber bozan” bir tedavi yöntemi olabileceği bildirildi.

MS hastalığı yorgunluk, düzgün yürüyememe, kaslarda güçsüzlük, ve görme bozuklukları gibi belirtilerle ortaya çıkabilen bir hastalıktır. MS Hastalığı (Multipl skleroz), bağışıklık sisteminizin sinirlerinizi kapsayan koruyucu dokuya (miyelin) saldırdığı potansiyel olarak zayıflatan bir hastalıktır.

MS HASTALIĞINDA “EZBER BOZAN” TEDAVİ

MS (Multipl Skleroz) hastalığında kök hücre naklinin, birçok hasta için “ezber bozan” bir tedavi yöntemi olabileceği bildirildi.

ABD, İngiltere, İsveç ve Brezilya’da 100’ün üstünde MS hastasıyla yapılan araştırma, kök hücre naklinin, semptomlarda iyileşme sağladığını ve hastalığı durdurduğunu gösterdi. Araştırma çerçevesinde hastanın bağışıklık sisteminin kanser ilaçları kullanılarak temizlendiği, ardından sistemin kök hücre nakliyle yeniden çalıştırıldığı belirtildi.

Kök hücre nakli yapılan hastaların hepsinde MS’in alevlenip yatışan türünün bulunduğu, araştırmanın sonuçlarının Lizbon'da Avrupa Kemik ve İlik Nakli Topluluğu’nun yıllık toplantısında duyurulduğu kaydedildi.

Araştırmada kan yapıcı kök hücre nakli yapılan hastalar ilaç tedavisi olanlarla karşılaştırıldı. Bir yıl sonra kök hücre nakli yapılan hastaların sadece birinin kötüye gittiği, ilaç kullanan grupta kötüleşen hasta sayısının 39 olduğu belirtildi.

DÜNYADA YAKLAŞIK 3 MİLYON MS HASTASI VAR

İzleyen 3 yıl süresince 52 hastadan üçünde nakiller başarısızlığa uğrarken, 50 hastadan ilaç tedavisine yanıt vermeyenlerin sayısının 30 olduğu bildirildi.

Hareket aksaklığı, kaslarda güçsüzlük, kısmi felç, dengesizlik, konuşma ve görme bozuklukları gibi belirtilerle ortaya çıkan ve ataklar halinde görülen MS, erkeklere oranla kadınlarda 2 kat fazla görülüyor. Hastalık, bağışıklık sistemindeki bozukluk sonucu beyin ve omurilikte çok sayıda plak oluşmasına yol açıyor.

Dünyada yaklaşık 3 milyon MS hastası bulunuyor.

Kaynak: BBC

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.