Minber ve Mihrapların Usta Eli

Aksaraylı ahşap ustası Zeki Satıcı'nın bahçesindeki atölyede yaptığı el emeği mihrap, minber ve kürsüler, ülke genelindeki bir çok camiyi süslüyor.

Aksaray'ın Eskil ilçesinde çocukluğundan beri ahşapla iç içe olan 60 yaşındaki Zeki Satıcı, Türkiye'deki önemli camilerin maketlerini yapıyor. Yaptığı Mevlana Türbesi, Ulucami ve Selimiye Camisi gibi tarihi mekanların maketleri ilgi gören Satıcı, yeni inşa edilen camilerin ahşap işleriyle de ilgileniyor.

Bugüne kadar başta Konya, Aydın, Karaman ve Antalya olmak üzere 50'ye yakın caminin minber, mihrap ve kürsüsünde imzası olan Zeki ustanın en büyük destekçisi ise eşi Fatma Satıcı. Yaklaşık 10 yıldır çırağı olmadığı için hayat arkadaşıyla birlikte, evinin bahçesindeki atölyesinde el emeği ürünler çıkaran Satıcı'nın tek isteği, mesleğini emanet edeceği birini yetiştirebilmek.

Satıcı, yaptığı mihrap, minber ve kürsüleri Türkiye'nin birçok ilindeki camilere gönderdiğini söyledi.

Ortaya çıkardığı ürünlerin sabır ve titizlik isteyen çalışmalar olduğunu belirten Satıcı, "İlk olarak 'camilerin maketini yapabilir miyim' diye merakla başladım bu işe. Önce Mevlana Türbesi'ni yaptım, 5 yılda tamamlayabildim. Ortaya güzel bir eser çıktı. Daha sonra Edirne'deki Selimiye Camisi ve Aksaray'daki Ulu Cami'nin maketlerini yaptım. Bunlar aşk isteyen, emek gerektiren işler. Daha sonra sanatımla minber ve mihrap yapmaya başladım." diye konuştu.

yaslilar

TEK REKLAMIMIZ SANATIMIZ

Mesleğini yapmaktan büyük zevk aldığını dile getiren Satıcı, tamamladığı her eserin adının daha çok duyulmasını sağladığını, yeni bir cami yapılacağı zaman kendisini aradıklarında çok mutlu olduğunu aktardı.

Satıcı, bir caminin ahşap işlerini ortalama 4 ayda tamamladığını ifade ederek, şöyle devam etti:

"Daha önce yapmış olduğum eserleri görenler, yeni bir cami yapılacağı zaman beni arıyor. Gidip yapılacak yerin ölçüsünü alıyorum. O ölçüye göre, caminin ne kadar yapılması gereken aksesuarı varsa, merdiveni, kürsüsü, mihrabı, minberi, tamamlayıp teslim ediyorum. Biz sağa sola reklamlık bir şeyler asmıyoruz. Tek reklamımız, sanatımızdır, yaptığımız işlerdir. Bu işte öncelikle kullanılan ağacın iyi olması gerekiyor. Yaptıklarımın daha sağlam olması için genellikle katran, ceviz ve ardıç ağacı kullanıyorum. Elbette işçilik de çok önemli. Eserlerimin hiçbirinde görünür çivi kullanmam. Bu işi özenerek, alnımın teri, gözümün nuru ile ortaya çıkarıyorum."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.