Mimar Sinan’ın Türbesindeki Müthiş Sır

Osmanlı medeniyetinin inşâsında önemli bir role sahip olan Mimar Sinan’ın türbesindeki müthiş sır.

Burada ifâde etmelidir ki Sü­ley­mâ­ni­ye’yi, hamamı, kütüphanesi, imâreti, medresesiyle koca bir şehir hüviyetinde inşâ eden Mîmarbaşı Sinan, âdeta 2. Bâyezîd Hân-ı Velî’nin yıllar önce kendi mîmârîmizle alâkalı bir kerâmet ve firâsetinin tezâhürü olmuştur. O firâset neticesinde Sü­ley­mâ­ni­ye gibi nice inkişaflar yaşanmıştır.

Bu inkişaflarla Kânûnî devrinde Osmanlı mülkünün her köşesine imâretler, külliyeler, sebiller, hanlar, hamamlar, saraylar, kütüphâneler vb. îmar faâliyetlerinde bulunan Koca Sinan, hizmetlerini 2. Selîm Han devrinde de devam ettirdi. Onun bunca eserleri, fânî ömrüne nasıl sığdırabildiği bir meçhûldür. Zira o, dört yüz senede yapılamayanları bir ömre sığdırmıştır.

Şâir, asırların omuzlarında duran Sü­ley­mâ­ni­ye’nin, âdeta yüceliklere kanatlanmaya müheyyâ hâline bakıp gayr-i ihtiyârî seslenir:

Sen en yakınısın, bilirsin elbet:

Kaç misli eseri vardır yaşının!

Fakat söyle: Nasıl sığmış yaptığı,

Bir insan ömrüne Mîmarbaşı’nın?

KUŞBAKIŞI  BAKILDIĞINDA TÜRBE İMZA YERİNDE DURUYOR 

Bütün bu liyâkatine ve hak edişine rağmen Koca Sinan’ın, muazzam Sü­ley­mâ­ni­ye âbidesine zâhirî bir imza koymaması, eserdeki gâye ve niyetindeki ulvîliğin bir nişânesidir.

Mimarbaşı Koca Sinan, 9 Nisan 1588’de 98 yaşını bitirmekteyken İstanbul’da vefat etti. Türbesi, Süleymaniye Camii’nin hemen arkasındaki Ağa Kapusu önündeki köşededir.

O, kabrini, muhteşem bir tâ­rihî vesîkanın en alt köşesine atılan mütevâzı bir imzâ kabîlinden, Sü­ley­mâ­ni­ye külliyesinin dışında ve ona yakın bir yerde inşâ ederek tevâzuunu da eseri gibi ebedîleştirmiştir.

Şâir, bu yüce duyguların tesiri altında şunları söyler:

Âbidesi hesaplardan taşarken

Mîmârı, kendini çekmiş ortadan…

Başarı burdadır, tevâzû burda:;

Eser ululuktan, imzâ noktadan!

Bakıp, bize örnek olsunlar diye

Yolladığı iki kahramanına

«Allâh’ım diyorum, lâyık adaşlar

Gönder Sinan’ına, Süleyman’ına!»

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Osmanlı, Erkam Yayınları

MİMAR SİNAN TÜRBESİ NEREDEDİR? - HARİTA

İslam ve İhsan

MİMAR SİNAN KİMDİR?

Mimar Sinan Kimdir?

İSTANBUL’DA GEZİLECEK YERLER

İstanbul’da Gezilecek Yerler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Bizler gerçekten çok büyük bir medeniyetin ve kültürün mirasçılarıyız. Osman Hocamız da gerçekten bu geleneğin yaşayan örnek şahsiyetlerindendir . Allah uzun ömür versin. Allah razı olsun

    Boyle bir neslin torunlari olmaktan iftihar duyuyoruz.3 Padisahida gorup boyle guzel eserler birakan tum gecmislerimize Allah rahmet eylesin. amin

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.