Mesnevi 50 Dilde Okunabilecek

Mesnevi'nin bugüne kadar 23 dilde basımı yapıldığını belirten Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, hedeflerinin Mesnevi'yi 50 dile çevirmek olduğunu açıkladı.

Tasavvufta Mevlevi yolunun öncüsü Türk-İslam sufilerinin en bilinenlerinden Hz. Mevlana'nın eseri Mesnevi, Konya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı’nca yapılan çalışma ile artık Kürtçe ve Osmanlı Türkçesi ile de okunabilecek.

Çalışmaların başladığı 2005 yılından bugüne Hz. Mevlana'nın dünyaca tanınan eserinin orijinali Farsça ile toplam 23 farklı dilde baskısı yapıldı. Mesnevi'nin en son Azerice çevirisini yapan Büyükşehir Belediyesi, şimdi de Osmanlı Türkçesi ile Kürtçe'nin Türkiye'nin doğu ve güneydoğusunda yaşayan Kürtler tarafından konuşulan Kurmanci lehçesinde basım çalışmalarında son aşamaya geldi.

İranlı Kürt alimi Molla Ahmet Şerefhan tarafından manzum olarak Arap harfleriyle Kürtçe'ye çevrilen Mesnevi'nin, Büyükşehir Belediyesinin çalışmalarıyla Latinceye çevrilerek önümüzdeki aylarda raflarda yerini alması bekleniyor.

MESNEVİ 23 DİLE ÇEVRİLDİ

Mesnevi'nin birçok dilde basımının yapıldığını belirten Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, "Bu değerli eserin bugüne kadar orijinali Farsça ile 23 dilde basımı yapıldı. Osmanlı Türkçesi ve Kürtçe'nin de bulunduğu 10 dilde çeviri çalışması da son aşamaya geldi. Hedefimiz Mesnevi'yi 50 dilde çevirmek" dedi.

Akyürek, Osmanlı tarihçisi Mehmet Şakir Efendi'nin nazmen (şiir) Osmanlıca Mesnevi çevirisinin yeniden basılacağını belirterek, şu an 2. cildi basılan eserde baskı çalışmalarının devam ettiğini aktardı.

MESNEVİ ÇEVİRİSİ YAPILACAK DİLLER

Mesnevi'nin en son 6 cilt halinde Azerice çevirisinin yapıldığına işaret eden Akyürek, şunları kaydetti:

"Mesnevi'nin Farsça, Türkçe, Urduca, Fransızca, Türkmence, İspanyolca, İngilizce, Arapça, Almanca, İtalyanca, Arnavutça, İsveççe, Japonca, Boşnakça, Flemenkçe, Kazakça, Özbekçe, Tacikçe, Çince, Yunanca, Rusça, Malayca ve Azerice dillerinde baskısı yapıldı.

Şu an çeviri çalışmasının sürdürüldüğü diller ise Osmanlı Türkçesi, Kürtçe (Kurmanci), Portekizce, Lehçe, Amharca, Sıvahili dili, Hintçe, Kırgızca, Uygurca ve Bulgarca. 50 dile ulaşmak için çalışma başlatılan 17 dilden bazıları ise; Kırım Tatarcası, Kazan Tatarcası, Başkurtça, Litvanca, Moğolca, Ukraynaca ve Çekçe'dir."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Ahmet bey yorumlarınıza tamamiyle katılıyorum hatta Mesnevi de şeriata muhalif görünen meselelerde var ki Hz.Mevlana aynı zamanda büyük bir alim olduğuna göre buralarda ne demek istemiş?Açıkcası beni de aşıyor.Hatta mübalağalar da söz konusu.Yine de en güzeli edillei şeriedört ;kuran,sünnet,icma,kıyas.Arkadaş bunlara aykırı durumlar söz konusu olunca ki Hz.Pir'in peygamber de olmadığını düşünürsek kanaatimce Hz Mevlana kusurdan beri değil.(şerhül akaid,nesefi akaidi,sevadül azam,ehli sünnet itikadı gümüşhanevi hz.lerinin akaid eserlerini okuyunca ister istemez Mesnevi hakkında kalbim,zihnim allak bullak oluyor keşke itikadi konularına da bir açıklık getirilse ve özellikle Ankaravi hz.lerine ait Şerhi Mesnevi latinize edilse aslıyla beraber böylece ilmi yüksek olanlar da dahil olmak üzere ve osmanlıcasını ilerletmek ve osmanlıcasından okumak isteyenler için ne güzel olur keşke herkese hitap eden bu şekliyle yayınlanabilse zira kanaatimce bu Şerh bizi doyurabilir aklımızdan soru işaretlerini kaldırabilir -Ankaravi hz.lerinin Mesnevi Şerhinde itikadi konulara açıklık getirilmemişse bunları dipnotta ehli ilimce açıklanabilir bir şekildede yayınlanabilir- hatta deyim yerindeyse herkes vahdetül vücuddan dem vurmakta belki panteizmle karıştıranlar dahi olmakta en azından bu şerh yeterli olacaktır zira Ankaravi hz.leride vahdetül vücud görüşünde keşke bağlısı olmadığım halde bu tür konulara Osman Nuri Topbaş hocaefendi açıklık getirse süper olurdu)

    Hz. Mevlânâ'nın en meşhur te'lifini bir çok lisana çevirmek hakikaten büyük bir hizmettir. Lakin bendeniz, şunu daha çok isterdim. Mesnevi'de, gençlerin veya halkın, anlayış/idrak seviyesi düşük olanların anlayamayacağı/anlamak istemediği bölümleri, herkesin kalplerini ve akıllarını mutmain edecek şekilde şerh etmek. Yoksa, Türkiyede bir çok Mesnevi tercümesi var. Fakat bu çeviri yahut şerhler, asrımızın maddiyatçı insanının anlayabileceği bir idrake göre mi şerh edilmiş? Mesela; Hz. Mevlânâ'ya Mevlânâ kelimesini lakabını kim taktı? Mevlânâ kelimesi ne mânâlara geliyor? Bir çok profesörün dediği gibi bu büyük ârif haşa Moğol ajanı mıydı? Hz. Mevlana'nın Mesnevinin mukaddimesindeki "Bu kitap alemlerin Rabbinden inmedir" şeklindeki beyanları nasıl anlaşılmalı? Benim şahsen bir çok konuda kafam karışık. Mesnevi kitabı bu yüzden bana ağır geliyor. Bu ve buna benzer akıl ve gönül karıştırıcı meseleleri ilim ve irfan erbabının tercüme etmesinden ziyade, şerh etmesi gerekir diye düşünüyorum. Çünkü herkes, Hz. Mevlana üzerinden İslama ya da başka şeylere saldırıyor. Diğer Allah dostlarını bilen pek yok, anlatabiliyor muyum? İlim adamlarının görevi, kafa karıştırmak değil, şüpheleri gidermektir.. Lütfen şüphelerimizi gideriniz. Çünkü bu millet Hz. Mevlanaya ve nice değerlere söver oldu...

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.