Melek Yüzlü Çocuklardan Diyanete Ziyaret

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, down sendromlu çocuklarla Diyanet İşleri Başkanlığında bir araya geldi.

Başkan Görmez, eşi Hatice Görmez ile Ankara'nın yanı sıra, İstanbul, İzmir, Samsun, Kosova'dan gelen ve "melek yüzlü" diye tabir edilen down sendromlu çocuklar ve ilgili derneklerin başkanlarını makamında kabul etti.

Konuklarını, odasının kapısında eşiyle karşılayan Başkan Görmez, çocuklarla tek tek tokalaştı.

“Gönüllerdeki engelleri ortadan kaldırırsak dünyayı çok daha güzel kılarız…”

Başkan Görmez, ziyaretten dolayı şeref duyduğunu ve mutlu olduğunu belirterek, 3 Aralık’ın Dünya Engelliler Günü olduğunu ancak bir günün yetmeyeceğini söyledi. Başkan Görmez, "Biz, hayatı iç içe, birlikte paylaştığımız zaman ancak bu dünyayı güzelleştirebiliriz. Bu dostlarımızın bir engeli yok, bizim engelimiz var. En büyük engel gönül engeli, gönüllerdeki engeller. O gönüllerdeki engelleri birlikte ortadan kaldırırsak dünyayı çok daha güzel kılarız." diye konuştu.

“Kâbe’ye gitmek istiyorum”

Konuşmasının ardından misafirleriyle tek tek konuşan Başkan Görmez'e, aynı zamanda milli yüzücü olan Cengizhan Dönmez, "Benim bir derdim var. İnşallah Kâbe’ye gitmek istiyorum." dedi. Başkan Görmez de buna karşılık, "Benim özel misafirim olarak sizi götürürüz inşallah. Büyük şerefle, büyük memnuniyetle." karşılığını verdi.

Down sendromlu çocuklar, daha önceki bir ziyaretleri sırasında Başkan Görmez'le çekildikleri bir fotoğrafın çerçeveletilmiş büyük halini hediye etti.

Ziyaretin sonunda misafirleriyle hatıra fotoğrafı çektiren Başkan Görmez de çocuklara kitap ve tablet bilgisayar armağan etti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.