Mavi Marmara Davası'nda Mağdurlar Dinlenecek!

Mavi Marmara avukatlarının yaptığı başvuruyu değerlendiren Uluslararası Ceza Mahkemesi, saldırı sırasında gemide bulunanların yakınlarını dinleme kararı aldı. Mağdur yakınları önümüzdeki günlerde Hollanda’nın Lahey şehrinde bulunan Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne giderek ifade verecek.

Mavi Marmara avukatlarının yaptığı başvuru üzerine bir ilke imza atan Uluslararası Ceza Mahkemesi, İsrail askerlerinin saldırısı sırasında zarar gören kişilerin yakınlarını veya vekillerini dinleme kararı aldı. Bu kararın ardından Mavi Marmara davası avukatları, mağdurlar arasında belirleyecekleri bazı kişileri ifade vermek üzere Hollanda'nın Lahey kasabasındaki Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne götürmeye hazırlanıyor.

HUKUK MÜCADELEMİZ SÜRECEK

Mavi Marmara davasının avukatlarından Ramazan Arıtürk, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin konuyla ilgili yaptıkları başvuruda insanlığa karşı suç işlendiğini kabul etmesine rağmen, bizim başvurumuzu uygun bulmadı. Bunun üzerine bir üst mahkemeye başvurduklarını ve başvurularının üst mahkeme tarafından kabul edildiğini ifade eden Arıtürk, "Temyiz mahkemesi aldığı şaşırtan kararla İsrail saldırısından zarar görenlerin yakınları veya vekillerini dinleme kararı aldı" dedi.

KARAR MAHKEME İÇİN BİR İLK

Arıtürk üst mahkemenin mağdur yakınlarını dinleyerek, Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcılığının kararının yerinde olup olmadığına ilişkin hüküm vereceğini söyledi.

Kararın Uluslararası Ceza Mahkemesi tarihinde bir ilk olduğunu vurgulayan Arıtürk, “İyi bir noktaya geldiğimizi düşünüyoruz. Haklılığımızı ispatlayana kadar hukuki mücadeleye devam edeceğiz'' diye konuştu. 2011 yılında Gazze'ye insani yardım götüren ve içinde 800 aktivistin bulunduğu gemiye İsrail komandolarının düzenlediği saldırı sonucu 10 kişi şehit olurken 50 kişi de yaralanmıştı. Olaydan 3 yıl sonra Türk hükümetinden özür dileyen İsrail, geçtiğimiz aylarda İHH'ya gönderdiği bir aracı ile 1 milyon dolar teklif ederek, İHH'nın davadan vazgeçmesi talebinde bulunmuştu.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.