Lösemi Hastası Çocuğa Evde Eğitim

Adıyaman'da lösemi hastası 9 yaşındaki Musab Erdil'e, İl Milli Eğitim Müdürlüğünce evde eğitim hizmeti sunuluyor.

Adıyaman'da lösemi hastası Musab Erdil'e, okula devam edemediği için İl Milli Eğitim Müdürlüğünce evde eğitim veriliyor.

Cumhuriyet Mahallesi'nde yaşayan Erdil ailesinin üç çocuğundan ortancası olan 9 yaşındaki Musab Erdil, doğduğu günden bu yana çeşitli hastalıklarla mücadele ediyor.

Doğduğunda solunum yolunun yemek borusuna bağlı olması dolayısıyla daha 5 günlükken ameliyat geçiren Erdil, bir süre sonra kronik akciğer hastalığına yakalandı.

Yaklaşık 3 yıl önce de lösemi teşhisi konulan küçük çocuk, beslenmesi için gerekli olan organik ürünleri bulamadığı için büyüyünce çiftçi olup organik ürünler yetiştirmek istiyor.

Hastalığından dolayı okula da gidemeyen Erdil, gazetecilere yaptığı açıklamada, devletin evde eğitim hizmetinden dolayı mutlu olduğunu söyledi.

Piyasada organik sebze ve meyve bulamadığından yakınan Erdil, "Çiftçi olup organik ürünler yetiştireceğim. Sağlıklı beslenip, sağlıklı yaşamak için organik ürünler çok önemli." diye konuştu.

Baba Metin Erdil ise çocuğunun 3 yıldır lösemi hastası olduğunu ve ayda bir defa tedavi için Ankara'ya gittiklerini kaydetti.

Oğlunun okula gidemediğini ve bundan dolayı evde eğitim almak zorunda kaldığını aktaran Erdil, şöyle konuştu:

"Oğlum Musab, yaşıtları gibi 3'üncü sınıfa gitmesi gerekirken hastalığından dolayı bu yıl okula yeni başladı. Eğitimine evde devam ediyor. Okuldaki kendi öğretmeni eve gelip ders veriyor. 9 senedir oğlumun tedavisiyle uğraşıyorum. Normalde mesleğim duvarcı ustası. Şu anda bir yerde çalışmıyorum. İş arıyorum. İnşallah her şeyin güzel olacağına inanıyorum. Evde oğluma eğitim veren öğretmene ayrıca teşekkür ederim."

Anne Gülşen Erdil de oğlunun iki yıl önce ilik nakli olduğunu belirtti.

İlik naklinin önemine işaret eden Erdil, "Oğlum, daha sağlıklı ürünler yiyebilmek için çiftçi olmak istiyor. Kendisi her şeyi yetiştirmek istiyor. Hatta şu anda bahçeye yeşillik ekmiş. Daha sağlıklı ürünler yemek istiyor." ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.