"Kurucu Bir Eğitim Modeli Geliştirmeliyiz"

Master ve doktorasını İngiltere’de tamamladıktan sonra, bir dönem Bilgi Üniversitesi’nde Öğretim Üyesi olan, hâlihazırda ise Yeni Şafak’ta köşe yazarlığı yapan Yusuf Kaplan ile 'ideal eğitim modeli'ni konuştuk. Okulların en parlak zihinleri alıp Batılıların kölesi haline getirdiğini söyleyen Kaplan, eğitim sistemimizin, kendi medeniyet dinamiklerimiz doğrultusunda yeniden yapılandırılması gerektiğini söyledi.

Röportaj: Furkan Hasdemir

Okullar öğrencilere ne vermeli? Nasıl bir eğitim anlayışı geliştirmeli? Nasıl bir bakış açısı ve metod öğretmeli?

Bizim sorunumuz aşağılık kompleksi ve bu aşağılık kompleksinden kurtulmamız lazım. Bundan kurtulmamızın yolu da kendi dinamiklerimizi, kültürümüzü ve İslam’ın nasıl bir nimet olduğunu kavrayabilmekten geçiyor.

İslam’ın sadece Müslümanlar için değil, hatta sadece insanlar için değil, bütün varlık için nasıl bir nimet olduğunun kavratılması gerekiyor. Fatih Sultan Mehmet Bosna’yı fethettiğinde bir ferman yayınlıyor. Bu fermanda 3 şey geçiyor ki çok önemli;

  • Hristiyan’a ve Yahudi’ye asla dokunulmayacak.
  • Tabiata kesinlikle zarar verilmeyecek.
  • Tabiattaki masum korumasız hayvanlara zarar verilmeyecek.

İşte nimet budur!

MEDYA-KÜLTÜR-EĞİTİM SİSTEMİ TOPLUMUN DİNAMİKLERİNE GÖRE KURULMALI

Bu toplum Müslüman bir toplumsa, bu toplumun ihtiyaçlarına ve ‘iyi-güzel-doğru’ kavrayışlarına göre bir eğitim sistemi kurulması lazım. Buna göre bir medya sisteminin dolayısıyla da kültür dünyasının kurulması lazım. Bunlar olmazsa yok olacağız.

‘YIKILMALI’ KELİMESİYLE DEMEK İSTEDİĞİM DOĞRU ANLAŞILMADI

Bir yazınızda kaleme aldığınız ve bazı kesimler tarafından eleştirilmenize neden olan “Boğaziçi yıkılmalı” sözünüzde anlatmak istediğiniz mana ne idi?

Birincisi oradaki ‘yıkılmalı’ kelimesini tırnak içinde kullandım. Daha önce bu tür meselelerde yazdığım yazılarda çok defa tekrar etmişimdir ki; ‘Bizim işimiz yıkmak değil, yapmaktır.’ Yıkılmalı kelimesini biraz dikkat çeksin diye yazdım. Söylemek istediğim şeyi başka türlü yazsam algılanmayacaktı. Gerçi yine vermek istediğim mesaj algılanmadı çünkü insanlar düz mantıkla, ezbere düşünüyor.

BİZ BATI’DAKİ ÜNİVERSİTELERİN TAŞIMACILIĞINI YAPIYORUZ

Ben Amerika’da eğitim sisteminin temellerini atan Ivy Leuge, Priston gibi üniversitelerden bahsediyorum. Bu üniversiteler Amerikan ruhu kurmaya çalışıyorlar. Ben Oradan Nizam’ül Mülk örneğine bağladım.

Nizam’ül Mülk’ün yaptığı şey; bizim ‘iyi- güzel- doğru’larımıza göre bir eğitim sistemi geliştirmekti. Batı’daki üniversiteler felsefeci yetiştiriyor. Biz ne yapıyoruz? Biz bunların taşımacılığını yapıyoruz.

PARLAK ZİHİNLERİ BATILILARIN KÖLESİ HALİNE GETİRİYORLAR

Türkiye sıradan bir toplum değildir. Biz Yunus Emre, Mevlana, İbn-i Arabi, İbn-i Sina, Mimar Sinan, Itrî gibi adamları çıkartıp dünyaya sunduk. Bizim eğitim sistemimiz yeniden Itri, İbni Sina yetiştiremeyecekse böyle bir eğitim sistemini istemiyorum.

Bunları yapamadıkları halde en parlak zihinleri alıp Batılıların kölesi haline getiriyorlar.

İngiltere’de böyle bir şeye asla izin vermezler. Mesela Oxford’un kendi dinamiklerini dinamitlemelerine asla izin vermezler. ‘Odtü kimin borusunu öttürüyor’ diye sembolik bir sloganla belirtmiştim bunu daha önce.

MEDENİYETİMİZİ SAKLAYAN ÜNİVERSİTELER EVRENSEL BİR SUÇ İŞLİYOR

‘21.Yüzyılda Batı medeniyeti çöktü ve bunun yerini alabilecek tek medeniyet bizim medeniyetimizdir’ demiştiniz.

Öyle ise üniversitelerin, dünyanın yarasını iyileştirecek bu ilacı insanlardan saklaması evrensel bir suç olmuyor mu? Çünkü dünyaya ilaç olacak medeniyeti bir nevi ilaç deposunda saklar gibi saklıyorlar.

Kesinlikle öyle. 2008 yılında ölen büyük düşünürlerden biri olan Jean Baudrillard, kendisiyle yapılan bir röportajda bunu söylüyor. İslam’ın terörle özdeşleştirilmesi hikâyesi ortaya çıktığında Jean Baudrillard: “İnsanlığın önündeki tek seçeneği yok ediyoruz” dedi.

Birinin bunu söyleyebilmesi için Müslüman olması şart değildir. Batı, tüm Doğu felsefe ve dinlerini yıktı ama İslam’ı yıkamıyor. Çünkü dünya çapında evrensel değerlere sahip olan tek din İslam’dır.

İDEAL EĞİTİM SİSTEMİNİN SÜTUNLARI; İLİM-İRFAN-HİKMET

Peki öğrencilere bu gerçeği idrak edebilmeleri için ne anlatılmalı?

Öğrencilere kabaca kendi ‘iyi-güzel-doğru’ fikrimizi aktarmamız lazım. İyi nedir? Güzel nedir? Doğru nedir? Bunların öğretilmesi lazım. Onlara, ilim, irfan, hikmet sütunları üzerinde yükselecek bir eğitim sisteminin kurulması lazım.

JOHN DEWEY: “ASIL EĞİTİM SİSTEMİ SİZDEDİR”

Ben medrese sistemini öneriyorum. İnsanlar bu konu hakkında bilgi sahibi olmadıkları için korkuyorlar. Amerikan eğitim sistemini kuran John Dewey, Amerika’daki 3 büyük filozoftan birisidir.

Türkiye 1930’lu yıllarda John Dewey’i ülkemize çağırıyorlar ve modern bir eğitim sistemini kurmasını istiyorlar. John Dewey inceleme yaptıktan sonra bir rapor yayınlıyor. Raporda diyor ki: “Siz yeni bir eğitim sistemi istemekle hata ediyorsunuz. Asıl eğitim sistemi sizdedir, sizin yapacağınız şey onu yeniden canlandırmaktır”

KURUCU BİR EĞİTİM MODELİ GELİŞTİRMELİYİZ

Bugün Amerika’daki Chicago Üniversitesi medrese sistemiyle işlemektedir. Medrese sisteminin ruhu Türkiye’deki doğu medreselerinde yaşamıyor. Türkiye’de medrese ve imam-hatiplerin misyonu hep korumaya yönelik oldu. Korumak da güzeldir ama korumak yetmez, kurmak gerekir. Eğer bir eğitim modeli geliştireceksek kurucu bir eğitim modeli geliştirmemiz lazım. Geleceğimizi kurmalı. İnsanlığın önünü açmalı.

OKULLARDAKİ BİLGİ HAYAT AMACINA NASIL DÖNÜŞECEK?

Yeni Sinan, yeni Gazali yetiştirmekten bahsediyoruz. Ama bu insanlar bilgi sahibi olmaktan ziyade bilgiyi sahiplenen adamlar. Adanmışlık ruhuna sahipler. Günümüzde okullar, medeniyetimize dair bilgiler verse de çevre, genç neslin kafalarını meşgul edecek haz ve eğlence alanlarıyla dolu. Gençler, bu alanlardan sıyrılıp da bir Sinan bir Gazali olmayı nasıl başaracak?

Bu iş ilk önce devletin işidir. Bu ülkede İslam’ı ciddiye alan Müslüman bir dünyanın oluşması için çaba gösteren devlet olmalıdır. Birincisi devlet bu yozlaştırıcı, yabancılaştırıcı eğitim, kültür ve medya sistemini ‘yıkıp’ yeniden inşa edecek.

DEVLET EĞİTİM-MEDYA-KÜLTÜR REJİMİNİ YENİDEN YAPILANDIRMALI

Özel sektörde kendi emekleriyle bir şey yapmış insanlar, İslam’la savaşıyorsa bile buna dokunamazsınız. Bunun alternatifini üretebilirsiniz.

Yıkacaktan kastettiğim şey kendi sistemini kuracak. Bu ülkenin eğitim sistemini, medya ve kültür rejimini bizim medeniyet dinamiklerimiz doğrultusunda yeniden yapılandırılacak.

İSLAMÎ BİR MODEL KURULMALI

Mevcut eğitim sistemimiz, anaokulundan doktorasına kadar bizim medeniyet dinamiklerimiz doğrultusunda iyileştirilmeli. İkincisi İslami bir modelin kurulması lazımdır. Bunun için de devlet, kurumlara, cemaatlere bir proje sunup bu projeyi uygulatması gerek.

Bu modeli denemeye başladık aslında. Mesela, Beyoğlu İmam-hatip Lisesi’nde 324 öğrenci var. Arapça hazırlık dersleriyle başlıyorlar ve yatılı kalıyorlar. Bir model, pilot okul orası. Bunu tüm alanlarda uygulamamız lazım.

TÜRKİYE’NİN EN ZEKİ ÇOCUKLARINI MASONİK ÖRGÜTLER KAPIYOR

En önemli noktada süper zeki çocuklara sahip çıkmamız lazım. Allah-u Teala bunun hesabını bize sorar. Çünkü bu çocukları hep mason teşkilatlar kapıyor. Türkiye’nin en zeki çocuklarını masonik örgütler kapıyor.

BİZE ÂLİM, ÂRİF VE HAKîM LAZIM

Özetle ilim, irfan, hikmet sütunları üzerinde yükselen bir eğitim sistemi lazım. İdeal bir eğitim sistemi kuracaksak gazeteciyle, entellektüelle bir yol kat edemeyiz. Gazetecilerin ufku dardır, entellektüeller çocuktur, ağlar, mamasını verdiğiniz zaman susar. Dünya yıkılsa akademisyenler kılını kıpırdatmaz. Bize âlim, ârif ve hakîm lazım. Bunun modeli bizim medeniyetimizde mevcuttur. Bunu araştırıp güncelleyip kendimize uyarlayacağız.

İslam ve İhsan

YUSUF KAPLAN: MÜSLÜMANCA DÜŞÜNME BİÇİMİNİ KAYBEDİYORUZ

Yusuf Kaplan: Müslümanca Düşünme Biçimini Kaybediyoruz

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Yani OSMANLI 'ya dönmemiz gerekiyor.

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.