Kur’an’a Susamışlar!

Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı tarafından, İspanya’nın Granada ve Sevilla kentlerindeki Müslümanlara 3 bin İspanyolca Kur’an-ı Kerim meali dağıtılırken, Özbekistan’da bir yayınevi tarafından ilk kez Arapça olarak basılan Kur’an-ı Kerim’i büyük ilgi gördü.

Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı tarafından, İspanya’nın Granada ve Sevilla kentlerindeki Müslümanlara 3 bin İspanyolca Kur’an-ı Kerim meali hediye edildi. Türkiye Diyanet Vakfından yapılan yazılı açıklamada, Kur’an-ı Kerim’in evrensel mesajının tüm insanlığa ulaştırılması için başlatılan “Hediyem Kur’an Olsun” projesi kapsamında, yurt dışındaki Müslümanlara farklı dillerde Kuran-ı Kerim dağıtımlarının sürdüğü, bu çerçevede dağıtılan Kur’an-ı Kerim sayısının 1 milyonu aştığı belirtildi. Açıklamada, Endülüs Müslümanlarının talepleri doğrultusunda Kur’an-ı Kerim dağıtım programının gerçekleştirildiği ifade edildi.

Türkiye Diyanet Vakfı Genel Müdür Yardımcısı Abdurrahman Çetin, programda yaptığı konuşmada, projenin dünyanın dört bir tarafındaki Müslümanlardan gelen talepler üzerine başlatıldığını, Latin Amerika ülkelerinden Asya Pasifik ülkelerine kadar bu yöndeki talepler çerçevesinde ihtiyaca yönelik çalışmalar yaptıklarını anlattı.  Çetin, projenin, yurt içinde ve dışında Kur’an-ı Kerim hediye etmek isteyen Müslümanlar ile Kur’an-ı Kerim’e ulaşmak isteyen Müslümanlar arasında köprü vazifesi gördüğünü belirti.

ÖZBEKİSTAN’DA BÜYÜK İLGİ

Öte yandan Özbekistan’da, ilk defa Arapça basılan 10 bin adet Kuran-ı Kerim kısa sürede satıldı. Kuran-ı Kerim’in yıllarca Özbekçe mealine izin verilen ülkede ilk kez Arapça Kuran-ı Kerim basıldı. Taşkent’te faaliyet gösteren bir yayınevi tarafından 10 bin adet basılan Arapça Kuran-ı Kerim, sabah saatlerinde ülke genelinde tüm kitapçılarda satışa sunuldu. Arapça Kuran-ı Kerim’i satın almak isteyenler kitapçıların önünde metrelerce kuyruk oluşturdu.

(Özbekistan)

Kaynak: yeniakit

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.