Kur'ân-ı Kerim'in Susmadığı 'salt Türk Şehitliği'

Osmanlı Devleti'nin bugünkü Ürdün topraklarındaki merkezi olan Salt kentindeki "Türk Şehitliği", Birinci Cihan Harbi'nde İngilizlere karşı vatanlarını savunurken şehit düşen kahraman Türk askerlerinin aziz hatırasını yaşatıyor.

Ürdün'ün başkenti Amman yakınlarında bulunan "Salt Türk Şehitliği", Birinci Cihan Harbi'nde İngilizlere karşı vatanlarını savunurken şehit düşen kahraman Türk askerlerinin aziz hatırasını yaşatmaya devam ediyor.

Osmanlı Devleti'nin bugünkü Ürdün topraklarındaki merkezi olan Salt kentinde, 24-26 Mart 1918'de İngilizlere karşı kahramanca savaşarak şehit olan 4. Ordu 48. Tümen ile 143, 145 ve 191. Piyade Alaylarına mensup yaklaşık 300 Türk askerinin toplu mezarı bulunuyor.

SAVAŞTAN YILLAR SONRA MAĞARADA BULUNAN NAAŞLAR

Birinci Cihan Harbi'nde Salt kenti ile Filistin-Ürdün yolundaki geçit durumundaki Ürdün Vadisi'ni korumakla görevli bir avuç asker, zorlu çatışmalar sırasında geri dönmeyi bir an olsun düşünmeden şehit olana kadar düşman ordusuna geçit vermiyor.

Vatanları uğruna can veren bu kahramanların naaşları savaştan yıllar sonra 1973'te küçük bir mağarada bulunuyor. Kahraman askerler anısına Kasım 1989'da inşa edilmeye başlanan şehitlik geçen süre zarfında yapılan restorasyon çalışmalarıyla bugünkü halini alıyor.

ŞEHİTLİKTE 24 SAAT KUR'ÂN-I KERİM OKUNUYOR

Başkent Amman'ın 30 kilometre kuzeybatısında yer alan Salt kentindeki şehitlikte ziyaretçileri, yaklaşık bir asır önce bu topraklarda vatanları uğruna can veren kahraman askerlerin isimlerinin yazılı olduğu anıt karşılıyor. Anıtta şimdiye kadar kimlikleri tespit edilen 168'i Türkiye, 4'ü Amman doğumlu 172'i şehidin ismi yer alıyor.

Mağara içerisinde ise şehitlerin aziz hatırası için yapılan temsili bir kabir bulunuyor ve şehitlikte 24 saat Kur'an-ı Kerim okunuyor.

Şehitliğin yanında ayrıca açılışı 2009'da yapılan bir müze var. Burada Osmanlı birliklerinin bölgedeki kahramanlıklarını anlatan fotoğraflar ile dönemin askerlerinin giydiği üniforma ve kullandığı teçhizat sergileniyor.

Ürdün Vakıflar İdaresine ait arazi üzerine inşa edilen şehitlik, Türkiye'nin Amman Büyükelçiliği üzerinden Dışişleri Bakanlığına bağlı bulunuyor.

TÜRK ŞEHİTLİĞİNE ZİYARET

Türkiye'nin Amman Büyükelçisi Murat Karagöz, Osmanlı Devleti'nin izlerini taşıyan Salt kentinin özellikle Filistin-Sina cephesinde vatanlarını savunurken hayatlarını kaybeden askerler için yapılan Türk Şehitliği ile turistlerin ziyaret ettiği önemli noktalardan biri haline geldiğini söyledi.

Ürdün ile Türkiye arasında köklü tarihi ilişkiler bulunduğuna işaret eden Karagöz, Salt Türk Şehitliği'nin bu güçlü bağın en büyük göstergesi olduğunu ifade etti.

Salt Belediye Başkanı Halid Hüseyin el-Haşmen el-Fauri de kenti savunurken şehit düşen Türk askerleriyle gurur duyduklarını söyledi. Buranın Mescid-i Aksa'yı çevreleyen kutsal topraklar olduğunu ifade eden Fauri, kentin önemli sembollerinden biri haline gelen Türk Şehitliği'nin kendileri için ayrı bir değer taşıdığını dile getirdi.

Fauri, "Şehitliğin çevresini geliştirmek için çalışıyoruz. Gelecek dönemde Salt kentiyle ilgili, şehitliği ve Osmanlı Devleti'nin kentteki rolünü de içeren tarihi bir araştırma yayımlayacağız." diye konuştu.

Şehitliğin ziyaretçilerinden Atıf Ebu Hıssi ise "Ürdünlü olmama rağmen buraya ilk kez geliyorum. Burası şehitlerin aziz ruhuna yaraşır bir mekan olmuş. Herkese burayı ziyaret etmelerini tavsiye ediyorum. En azından bu toprakları savunurken 300 askerin burada şehit olduğunu bilmeleri gerekiyor." ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.