Kur'ân-ı Kerim'den Âyetlerle, "tebliğ Nasıl Yapılmalı?"

İslâm, mü’minlere dîne ve dünyaya âit bütün işlerde taassub ve ifrat göstermeyerek tahammüllü olmayı emrediyor. Hain veyahut muhârib olmamak şartıyla isterse gayr-i müslim olsun herkese karşı rıfk ile muâmeleye teşvikte bulunur.

Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz, halkı yirmi üç yıl dîne dâvet etmişti. O Rasûl-i Muhterem, İslâm’a hikmetle, beliğ mevzularla dâvette bulunmak, sonra münâkaşa için en mûtedil tarzı tutmak husûsunda insanlar için en mütekâmil bir nümûne-i imtisâl idi. Şefîk idi, mahzâ rahmet idi.

İSLÂM'A DAVETTE KUR'ÂN-I KERİM ÇİZGİSİ

Kur’ân-ı Kerîm; Rasûl-i zî-şân -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in ne kadar tahammüllü bulunduklarını ve bütün işlerde ne büyük bir rıfk u incelik, nezaket, lütufkârlık ile hareket buyurduklarını bizlere gösterecek ilâhî emirleri beyân ettiği gibi, siyer kitapları da bu hususta öyle mâlûmât veriyor ki artık Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz reyde istibdâd gibi, taassub gibi şeylerden pek uzak bulundukları îtiraz edilmez bir hakîkat olarak meydana çıkıyor.

Bu husûsa dâir bazı âyetleri nakledelim:

  • “İhtâr et ki vazîfen ancak ihtardır. Yoksa üzerlerinde mütehakkim değilsin.” (Ğâşiye, 21-22)
  • “Onları cebr ile yola getirecek değilsin. Onun için tehdîdinden korkanlara Kur’ân ile ihtârda bulun.” (Kâf, 45)
  • “Ehl-i Kitab ile münâkaşa ederken en güzel tarz hangisi ise ancak onunla münâkaşa edin.” (Ankebût, 46)
  • “Allah’ın yoluna hikmetle, bir de beliğ mev’ıza ile dâvette bulun ve kendileriyle münâkaşa için en güzel yolu ihtiyar et. Senin Rabbin yok mu? Yolundan sapanı herkesten iyi bilir, doğru yolu tutanları da herkesten iyi bilir.” (Nahl, 125)
  • “Dinde cebir yok. Artık rüşd ile dalâl belli oldu.” (Bakara, 256)
  • “Ey îmân edenler! Yalnız kendinize bakınız. Sizler doğru yolu tutmuşsanız dalâlete düşen bir başkasının zararı size dokunmaz.” (Mâide, 105)
  • “Allah’ın dâvetini kabul ettikten sonra hâlâ İslâm’ı ibtâl için çene çalanların bütün huccetleri nezd-i ilâhîde bâtıldır.” (Şûrâ, 16)
  • “Nazarında hak zâhir olduktan sonra hâlâ Peygambere muhâlefetle mü’minlerin tuttuğu yoldan başkasına gidenleri bizler dünyada kendi haline bırakırız, âhirette de cehenneme koyarız.” (Nisâ, 8)
  • “Şayed sana karşı gelirlerse kendilerine, ben sizin işlediklerinizden mes’ul değilim, dersin.” (Şûrâ, 48) buyurulmuştur.

İHSAN VE YUMUŞAK MUAMELAT KÖTÜLÜKLERİ DEF EDER

Şüphe yoktur ki, birr ü ihsân, rıfk ile muâmele muzır temayülleri, fenâ fikirleri defedecek en büyük kuvvetlerdir. Delil isteyenler varsa âdâb-ı islâmiye ile yükselmiş asırlardaki müslümanların arasında hükümrân olan o muhabbeti, o sükûn ve selâmeti hatırlayabilirler.

Müslümanlar nereye gitmişlerse bu sükûn ve selâmeti götürmüşler ve yerli halka muhabbetin, yardımlaşmanın eşsiz örneğini göstermişlerdir.

Hangi bir kavim ki İslâm’ın gölgesi altında bulunsun da hukûk imtiyâzların kâffesinden istifâde edemesin? Bu görülmemiştir!

Kaynak: Ramazanoğlu Mahmud Sâmi, Musâhabe-2, s. 140-155

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.