Kültürel Sömürgeciliğe Başkaldıran Eser

İslam Düşünce Atlası Koordinarörü Yrd. Doç. Dr. Üçer, "Bu çalışmanın başarmasını arzu ettiğimiz şeylerden biri, belki de yüz yılı aşkın süredir maruz kaldığımız kültürel sömürgeciliğe bir başkaldırı olarak değerlendirilebilir." dedi.

Yrd. Doç. Dr. İbrahim Halil Üçer, İslam Düşünce Atlası'yla, İslam düşünce tarihine dair yeni bir perspektif geliştirmeyi amaçladıklarını belirterek, "Bu çalışmanın başarmasını arzu ettiğimiz şeylerden biri, belki de yüz yılı aşkın süredir maruz kaldığımız kültürel sömürgeciliğe bir başkaldırı olarak değerlendirilebilir." dedi.

İlmi Etütler Derneği tarafından Konya Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanlığının destekleriyle hazırlanan "İslam Düşünce Atlası" projesi tamamlandı.

Yapımına akademisyenler, araştırmacılar, tasarım uzmanları, yazılımcılar ve harita mühendislerinin eşlik ettiği proje, interaktif programlar taşıyan açık erişimli bir web sitesi ve İslam Düşünce Atlası başlıklı 3 ciltlik kitaptan oluşuyor.

Projeyle, İslam düşünce tarihiyle ilgili oluşmuş yüksek seviyeli ilmi birikimin kolaylıkla takip edilebilir hale getirilmesi ve İslam düşünce tarihi yazımına yeni bir bakış açısı kazandırılması amaçlanıyor.

Projenin koordinatörü İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Üçer, başlangıcından bugüne kadar kesintisiz, dinamik ve bütüncül bir İslam düşünce tarihi yazımı öneren atlasa ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, projeyle İslam düşünce tarihine dair yeni bir perspektif geliştirmeyi amaçladıklarını söyledi.

4 YILDA TAMAMLANDI

Üçer, İslam düşüncesinin, genel felsefe-bilim tarihi yazımı tarafından dışlandığını ve bu gelenek içindeki bilginlerin ancak Batıya etki ettiği oranda değerli görüldüğünü dile getirdi.

İslam dünyasında üretilmiş nazari birikimin, yaklaşık bin yıl boyunca felsefe ve bilimin merkezi konumunda olduğuna dikkati çeken İbrahim Halil Üçer, "Elinize Türkçe yazılmış, Türkiye'deki müellifler tarafından telif edilmiş bir felsefe tarihini aldığınızda, burada yaklaşık 7-8 asırlık İslam felsefesi tarihinin birkaç sayfayla geçiştirildiğini göreceksiniz. Ancak medeniyetler tarihinde bir düşünce geleneği inşa ettiğini hatırlayan milletler, yeniden düşünmeye teşebbüs edebilirler." diye konuştu.

Üçer, yaklaşık 4 yılda tamamlanan projeyle İslam düşüncesini genel düşünce tarihi içerisinde hakettiği yere oturtmak istediklerinin altını çizerek, "Bu çalışma aynı zamanda İslam düşünce tarihinin başlangıcından günümüze kadar, kendi iç dinamikleri etrafında yeni ve sürekli bir dönemlendirme aracılığıyla bütüncül bir biçimde okuma teklifi olarak öne çıkıyor. Bu çalışmanın başarmasını arzu ettiğimiz şeylerden biri, belki de yüz yılı aşkın süredir maruz kaldığımız kültürel sömürgeciliğe bir başkaldırı olarak değerlendirilebilir." ifadelerini kullandı.

Projenin bir başlangıç olarak değerlendirilmesi gerektiğine işaret eden Üçer, çalışmaların İslam Düşünce Atlası'nı zenginleştirecek şekilde devam edeceğini anlattı.

İSLAM DÜŞÜNCE TARİHİ YAZIMI İÇİN KARANLIK DÖNEMLER

İbrahim Halil Üçer, atlas kapsamında okuyuculara İslam düşünce tarihinde yeni bir dönemlendirme teklifi sunduklarını dile getirerek, bu dönemlendirmenin, atlasın omurgası olduğuna vurgu yaptı.

İslam Düşünce Tarihi'ni 4 ana döneme ayırdıklarına değinen Üçer, şöyle devam etti:

"Birincisi 7 ile 11. yüzyıl klasik döneme, 12 ile 16. yüzyıllar yenilenme dönemine, 17 ve 18. yüzyıllar muhasebe dönemine, 19 ve 20. yüzyıllar ise arayışlar dönemine karşılık geliyor. Bu dönemlendirmeyle birlikte başarmayı umduğumuz şey, İslam düşünce tarihi yazımına eşlik eden ve uzunca bir süredir bu düşünce tarihi yazımını tasallutu altına alan tarih hırsızlığına bir meydan okumadır esasen. Bugün İslam düşünce tarihi yazımı için 13, 14, 15 hatta 16. yüzyıl karanlık dönemlerdir."

Projenin, İslam düşünce tarihi yazımını tüketme iddiasında olmadığına vurgu yapan Üçer, "Bu dönemlendirme, söz konusu asırlara haklarını vermek ve hafızamızı adil bir biçimde yeniden kendi gözlüklerimizle okuma yolunda bir teşebbüs olarak değerlendirilebilir. Gelecek ile bir hesabımız varsa, geleceğe dair cümlelerimiz varsa, gelecekte elde etmeyi umduğumuz kurucu bir rol iddiamız varsa, bu perspektifle geçmişimize bakıp kopartılmış ve içe çekilmiş alanları yeniden canlandırmak ve o hafızaya bitişmek durumundayız." dedi.

Üçer, interaktif bir zaman haritası hazırladıklarını da belirterek, proje kapsamında İslam bilginlerinin hangi tarihsel, kurumsal ve coğrafi şartlar içerisinde yetiştiklerinin görülebileceğini aktardı.

İSLAM MEDENİYETİNİN PARÇALARI

Dönemlendirme etrafında adeta bir bina inşa ettiklerini bildiren İbrahim Halil Üçer, bu binanın "Zaman Haritası", "Kitaplar Haritası", "Kişiler Haritası" ve "Kültürel ve Tarihi Hafızalar" başlıklı 4 bileşeni olduğunu sözlerine ekledi.

Üçer, İslam medeniyetini parçalanarak etrafa dağılan bir küreye benzeterek, "Bu yüzden İslam düşünce yazımı, onu taşıyan kurumlara, ona sahiplik eden hafızalara ve şehirlere, onu aktaran metinlere, ona yol biçen güzergahlara ve yollara yeniden dönmek, o parçaları yeniden birleştirmek zorundadır. Zaman haritası bize bütüncül bir biçimde İslam düşünce tarihine bakma imkanı verecek." değerlendirmesini yaptı.

İslam Düşünce Atlası'nın kapsamlı şehir maddeleri ve ilk defa çizilen haritalarla, düşünce tarihini coğrafyaya davet ettiğinin altını çizen Üçer, bu çabayla birlikte, düşünce tarihinde kurucu roller elde etmiş coğrafi ve kültürel havzaları yeniden gerçek anlamlarına kavuşturmayı amaçladıklarını ifade etti.

Araştırmacılar ve öğrenciler, açık erilişimli olarak hazırlanan projenin, www.islamdusunceatlası.org adresinde yer alan tüm bilgilerini ücretsiz olarak indirme, kullanma ve yaygınlaştırma imkanı elde edebilecek.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.