Küfür Çeşitleri Nelerdir?

Küfür çeşitleri nelerdir? Küfrün kaç çeşidi vardır? Küfür çeşitleri kısaca...

Küfür, kelime olarak “örtmek” demektir. Terim anlamı ise, Allah’ı, Hz. Peygamber’i ve onun Allah’tan getirdiği şeyleri yalanlayıp, onun getirdiği kesinlikle sabit olan dini esaslardan (zarurât-ı diniyye) bir veya birkaçını inkar etmek anlamına gelir.

Küfrün bazı çeşitleri vardır ki şunlardır:

1- KÜFR-İ İNKAR

Allah’ı hiç tanımamak, varlığını kabul ve itiraf etmemek tarzındaki küfürdür. Bu, kalbiyle ve diliyle inkârdır.[1]

2- KÜFR-İ CÜHUD

Bu, Allah’ı (kalben) bildiği hâlde, inkâr İblis’in ve Firavun’un küfrü buna örnektir.[2]

3- KÜFR-İ İNAD

Kalbiyle Allah’ı bilmek, diliyle ikrâr ve itiraf etmek, fakat hasedi ve sapıklığı sebebiyle “İslâm”ı dîn olarak kabul etmemektir. Ebû Cehil’in, Hz. Peygamberin amcası Ebû Tâlib’in küfürleri ve Hz. Peygamberin hak peygamber olduğunu bilen, fakat inadından dolayı onun peygamberliğini reddeden Yahûdî ve Hıristiyanların küfrü bu türdendir.[3]

4- KÜFR-İ NİFAK

Diliyle inandığını söylediği hâlde kalbiyle inanmayan münâfığın küfrü bu türdendir.[4]

5- KÜFR-İ CEHLİ

Kendi isteğiyle ama küfür olduğunu bilmeden küfür sözü söyleyen kişinin küfrüdür ki bazı âlimler câhilliği sebebiyle bu kişinin küfre girmediğini söylerler.[5]

6- KÜFR-İ HÜKMİ

Allah’ın ve Resûlünün yalanlama alâmetleri olarak bildirdiği sözleri söylemek ve hareketleri yapmak suretiyle İslâm’dan çıkmaktır. O hâlde her Müslümanın dinde hangi sözlerin ve fiillerin küfür sayıldığını bilmesi gerekir.[6]

Dipnotlar:

[1] Bakara, 2/6 âyetinde zikredilen küfür, bu türdendir. [2] Cüveynî, el-Akîdetü’n-Nizâmiyye, 85. [3] Bakara, 2/89; Cürcânî, Şerhu’l-Mevâkıf, s. 597. [4] İbn Manzûr, Lisânu’l-Arab, III, 273. [5] Saim Kılavuz, Îmân-Küfür Sınırı, s. 59. [6] Şerafeddin Gölcük, Süleyman Toprak, Kelâm, 112.

Kaynak: Prof Dr. Mehmet Bulut, Delilleriyle İslam Akaidi, Erkam Yayınları

 

İslam ve İhsan

KÜFÜR VE ŞİRK NE DEMEK?

Küfür ve Şirk Ne Demek?

İMAN VE İSLAM KAVRAMLARI

İman ve İslam Kavramları

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.