Küçük Kıyamet Nedir?

Kıyametin küçüğü olur mu bilmem ama ölümün küçüğü dendiğinde akla uyku gelir. Ömrümüzün nerede ise üçte birlik bölümünü geçirdiğimiz uyku nedir? Kısaca tanımlarsak uykuyu; çevremizle iletişimimizin geçici olarak kaybına sebep olan bir süreç diyebiliriz. Uykuda biz uyusak da kalbimiz beynimiz ve tüm organ, doku ve hücrelerimiz çalışmalarını sürdürürler.

Neden uyumamız gerekir, nasıl başlar, ne şekilde devam eder ve neden sona erer? Her şeyi bir denge ve düzen içinde yaratan Yüce Mevlamız çok değerli ve elzem bir gıda olan uyku ihtiyacımızı sağlıklı almamızı içimize yerleştirdiği bir saat ile düzenlemiş. Bu saatin yanılmaz ve şaşmaz bir günlük döngüsü 24 saatten 18 dakika fazla. Genetik kodlarımıza nakşedilen bu saat sayesinde sadece uykumuz dengelenmez. Yeme içme ihtiyaçlarımız, hücrelerimizin düzen ve ahengi, hormonal dengemiz, vücut ısısı gibi önemli olan yapılarımız da düzen içinde tutulur.

UYKUNUN ÖNEMİ VE FAYDALARI

Aslında doğamıza ve yaratılışımıza uygun bir yaşam tarzı sürdürdüğümüzde uyku ile ilgili bir sorunda yaşamıyoruz. Her şey kendi iç düzeni içerisinde bizim sağlıklı uyku gıdası ile beslenmemize göre ayarlı.  Sağlıklı uyku diyorum özellikle. Çünkü insan aç susuz günlerce yaşayabildiği halde uykusuzluğa ancak 10-12 gün dayanabiliyor. Bunun ilerisi yok. Uyku bu kadar önemli yaşamımız için.

İçimizde ayarlı olarak tutulan biyolojik saatimizi bozan ana sorumlu yaşam şeklimiz.  Bu saat güneşin ilk ışıkları ile kuruluyor ve akşam karanlığının etkisiyle bir daha kuruluyor.  Bu düzen ve denge melatonin isimli bir hormon tarafından sağlanıyor. Bu günün stresli yoğun ve yorgun insanı kendi doğasına aykırı olarak yaşamasa saatinde yatıp saatinde kalksa her gün kendini resetleyerek formatlayarak adeta yeniden kaybettiği enerjiyi kazanacak ve daha sağlıklı ve zinde hayatın kapılarını açacak.

Bir günlük uyku süresi yaşa ve kişiye göre değişmekle birlikte 6-8 saat olarak kabul ediliyor. Bu süre zarfında iki çeşit uyku ile de gıdamız temin ediliyor. Rüya uykusu ve diğeri. Diğeri dediğimiz ise yüzeysel, hafif, orta ve derin uyku süreçleri olup 30-60 dakikalık periyodlar halinde. Toplam bir gecede uykuda geçirdiğimiz sürenin yaklaşık yüzde sensen gibi bir kısmı. Yüzde yirmilik dilim ise rüya uykusu. Bir gecede genellikle 4 kez rüya uykusu döngüsü yaşıyor ve gece boyu da sayısız rüyalar da görebiliyoruz. Rüya görülen zaman süresi çok kısa ve bir dakikayı geçmemesine rağmen görülen şeyleri, saatlerce anlatabilirsiniz. Rüya da zaman kavramı yoktur. Hatta rüya içinde rüya bile görebilir ve her şeyi açıkça hatırlayabilirsiniz. Dolayısı ile rüyada zaman sıfırdır ve zaman mefhumu süre tanımaz. Rüyaların gerçek hayatla bağlantısı, hep merak edilen ve araştırılan bir durum olmuştur.

UYKU NEDEN KÜÇÜK ÖLÜM OLARAK ADLANDIRILIYOR?

Uyku niçin küçük ölüm olarak adlandırılıyor acaba? Son yıllarda isminden sık bahsettiğimiz uyku –apnesi yani uykuda nefes durması ve horlama ile birlikte görülen bir hastalık var. Özellikle ani gece ölümlerinde bu hastalığın adı öne geçmiş durumda. Bu hastalığın ana sebebini araştırdığımızda karşımıza yine hayat tarzımızda yaptığımız hatalar çıkıveriyor. Özellikle aşırı kilo ve kolesterol yanında tansiyon yüksekliği, midemizi çöplük gibi kullanma gibi yanlış alışkanlıklarımız sorumlu olarak karşımıza çıkıveriyor.

Ruh ve beden sağlığımız için uyku gıdamıza dikkat etmemiz gerekiyor. Erken yatıp erken kalkmaya çalışalım. Geçici yaşanan halsizlik, bitkinlik, yorgunluk ve huzursuzluk gibi bulguları olan insanlar her şeyden önce uyku gıdasını iyi almalılar. Depresyon, panik bozukluk, strese bağlı hastalıklarda da uyku sorunu ile karşılaşabiliyoruz.

Kendimizle çevremizle barışık olmak istiyor ve hafızamızı güçlendirmek istiyorsa muhakkak uyku gıdamız yeterli ve zamanında olmalı.

Kaynak: Dr. Ali Akben, Altınoluk Dergisi, Sayı: 284

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.