Krizin Daha Kötüye Gitme Riski Var

Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi, “(Arakanlı Müslümanlar) Durumları vehametini koruyor, eğer yardımlar hızlı bir şekilde arttırılmazsa, krizin çok daha kötüye gitme riski var.” dedi.

Bangladeş basınındaki haberlere göre, Grandi, Arakan’da ordu ve fanatik Budistlerin saldırılarından kaçarak Bangladeş’e sığınan Arakanlı Müslümanların kaldığı kamplara gerçekleştirdiği 3 günlük ziyaretin ardından düzenlediği basın toplantısında Arakanlı Müslümanların durumuna yönelik değerlendirmede bulundu.

ARAKAN SORUNU

Grandi, Arakanlı Müslümanlarla ilgili “Durumları vehametini koruyor, eğer yardımlar hızlı şekilde arttırılmazsa krizin çok daha kötüye gitme riski var.” diye konuştu.

Filippo Grandi, tüm çabalara rağmen çok fazla sayıdaki Arakanlı Müslümanın canlarını kurtarmak için ani şekilde Bangladeş’e akın etmesinin krize müdahale kapasitesini yetersiz kıldığını vurguladı.

AKIL ALMAZ DEHŞET

Ziyaret ettiği kamplarda “akıl almaz dehşete” maruz kalan Arakanlı Müslümanlarla konuştuğuna işaret eden Grandi, “Köylerinin yakıldığına, aile üyelerinin katledildiğine, kadın ve çocuklara merhametsizce davranıldığına şahit olmuşlar.” ifadesini kullandı.

Grande, Bangladeş'e sığınan çok sayıda Arakanlı Müslümanın evlerine dönmek istediklerini ancak bunun için Myanmar'da şiddet olaylarının bitmesi ve haklarının iade edilmesi gerektiğine dikkati çekti.

KRİZİN ÇÖZÜMÜ

Bangladeş hükümeti ve halkına da kapılarını Arakanlı Müslümanlara açık tuttukları için teşekkür eden Grandi, “Krizin çözümü Myanmar'dadır ancak şu an için asıl odak noktamız ihtiyaç sahiplerine yapılan desteği olabildiğince artırmaktır.” dedi.

Myanmar ordusunun, silahlı militanlarla mücadeleyi öne sürerek Arakan’da sivillere düzenlediği saldırılarda 25 Ağustos'tan bu yana binlerce Müslüman hayatını kaybetti. Myanmar yönetiminin bölgeye giriş çıkışlara izin vermemesi nedeniyle ölen sivil sayısı tam olarak tespit edilemiyor.

Saldırılarda 200'den fazla köy, ordu ve fanatik Budistler tarafından yakıldı ya da kullanılamaz hale getirildi. On binlerce Arakanlı Müslüman, can güvenliği nedeniyle hala bölgeden uzaklaşmaya çalışıyor. Myanmar’dan kaçan siviller dağlık bölgeler, Naf Nehri ya da deniz üzerinden Bangladeş’e geçiyor.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri Grandi, 25 Ağustos’tan bu yana Myanmar’daki şiddetten kaçanların sayısının 430 binden fazla olduğunu açıkladı.

Kaynak: Sabah

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.