Kısaca Kitaplara İman Nedir?

Kısaca kitaplara iman nedir?

Allah -celle celâlühü- emirlerini, yasaklarını, mükâfatlarını, azaplarını bildirmek için Cebrail -aleyhisselâm- vasıtası ile peygamberlerine kitaplar vermiştir. Bunlardan 4 tanesi kitap, 100 tanesi de sahifedir. Kur’ân-ı Kerîm hâriç, bazıları yeryüzünden tamamen kaybolmuş, bazılarının da asılları bozulmuştur. Her müslümanın bu kitap ve sahifelerin Allah’tan geldiği şekline inanması farzdır. Kur’ân-ı Kerîm’in ise, şu zamana kadar bir harfi bile değişmemiş, kıyamete kadar da bozulmadan devam edecektir. Allah -celle celâlühü- Kur’ân-ı Kerîm’inde şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz o Kur’ân’ı biz indirdik, elbette yine onu biz koruyacağız.” (el-Hicr, 9) Kur’ân-ı Kerîm’in bir harfini bile inkâr eden, îmanını kaybetmiş olur.

SAHİFELER

Âdem -aleyhisselâm-’a; 10 sahife Şit -aleyhisselâm-’a; 50 sahife İdris -aleyhisselâm-’a; 30 sahife İbrahim -aleyhisselâm-’a; 10 sahife

4 BÜYÜK KİTAP

  1. Tevrat: Musa -aleyhisselam-
  2. Zebur: Dâvud -aleyhisselam-
  3. İncil: Îsa -aleyhisselam-
  4. Kur’ân-ı Kerîm: Bizim peygamberimiz Muhammed Mustafa -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e indirilmiştir.

Kur’ân-ı Kerîm, son peygamber olan bizim peygamberimiz Hz. Muham- med Mustafa -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile kıyamete kadar gelecek bütün insanla- ra gönderilmiş, İslâm Dini’nin mukaddes kitabıdır. Kur’ân-ı Kerîm, gönderilen kitapların sonuncusudur. Kur’ân-ı Kerim, M. 610 yılında Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sel- lem- 40 yaşında iken Hira mağarasında “İkra: Oku!(el-Alak, 1) âyeti ile inme- ye başlamış, yaklaşık 23 yılda peyderpey tamamlanmıştır. Kur’ân-ı Kerîm’in cümlelerine “âyet,” en az üç âyetten oluşan 114 bölümünden her birine de “sûre” denir. Kur’ân-ı Kerim 114 sûre, 6666 âyettir. Kur’ân-ı Kerim azar azar indikçe vahiy kâtipleri tarafından yazılır, sahâbeyi kiram tarafından da hemen ezberlenirdi. Kur’ân-ı Kerîm, Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in ve- fatından sonra Hz. Ebubekir -radıyallâhu anh- tarafından kitap hâline getirilmiş, Hz. Osman -radıyallâhu anh- tarafından da çoğaltılıp, dağıtılmıştır.  

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.