Kıran Haccı Nedir?

Kıran haccı, hem umreye hem hacca niyet edilerek bir hac mevsiminde bir ihramla yapılan hacdır. Temettu haccı gibi Kıran haccını da sadece âfâkiler yapabilir. Harem bölgesi sakinleri kıran haccı yapamazlar. 

Kıran haccının yapılışı...

a) “Haca hazırlık” aşamasından sonra umre ve hac yapmaya,

EK11

“Allah’ım! Umre ve hac yapmak istiyorum. İkisini bana kolaylaştır ve kabul buyur” diyerek niyet eder ve telbiye getirir.

b) Bu aşamadan sonra temettu haccında zikrettiğimiz şekilde hareket eder. Kâ’be’ye varınca umre tavafını ve peşinden umre sa’yini yapar. Sa’y bittikten sonra tıraş olup ihramdan çıkmaz. İhram yasaklarına uymaya devam eder.

Umre sa’yi yapınca gerekiyorsa biraz dinlenir, sonra ayrıca “kudûm tavafı ” yapar ve peşinden “tavaf namazı ” kılar. İsterse “hac sa‘yini” bu kudûm tavafının arkasından yapabilir. Kudûm tavafının peşinden sa’y yapacak ise tavafta ıztıbâ ‘ ve ilk üç şavtta remel yapar. İsterse Sa’yi yapmaz daha sonra “ziyaret tavafının” peşinden yapar.

c) Terviye günü temettu haccında olduğu gibi Mina’ya veya doğrudan Arafat ’a çıkar, Arafat vakfesini, sonra Müzdelife vakfesini yapar. Bayramın birinci günü büyük şeytana 7 taş atar, şükür kurbanını keser.

Kurban kestikten sonra saç tıraşı olur veya saçını kısaltır ve ihramdan çıkar. Böylece cinsel ilişki dışındaki diğer bütün ihram yasakları kalkar. Mekke’ye gider ve haccın tavafını yapar. Arafat vakfesinden önce yapmamış ise haccın sa’yini de yapar.

Bayramın ikinci ve üçüncü günleri öğleden sonra cemrelerden her birine yedişer taş atar. Memleketine dönmeden önce “veda tavafı” yapar ve haccını böylece tamamlamış olur.

Temettu haccından farklı olarak Kıran haccında;

- Umre ve hacca birlikte niyet edilir.

- Umrenin tavaf ve Sa’yi yapıldıktan sonra ihramdan çıkılmaz

- Kudûm tavafı , umre tavafı ve sa’yinden sonra yapılır.

Kaynak: Diyanet Hac İlmihali, DİB Yayınları

https://www.islamveihsan.com/haccin-cesitleri-nelerdir.html

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.