Kimlere Gıpta ve Haset Edilir?

Hadisleri

Bir Müslüman haset ve gıpta eder mi?  Kimlere haset ve gıpta edilir? Peygamberimiz bu kişilerle alakalı ne buyurmuştur? Bu kişilerin hasletleri yani özellikleri nelerdir? Bu konu ile alakalı ayet ve hadisler nelerdir? Bu ayet ve hadislerden ne anlamalıyız? Dr. Murat Kaya anlatıyor...

Abdullah bin Mes’ûd (r.a) Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in şöyle buyurduklarını haber vermiştir:

“İki (haslet sâhibin)den başkasına hased olmaz. Bunlar da Allah tarafından kendisine mal ihsân olunup da onu hak yolunda infâk eden kişi ile kendisine hikmet ihsân olunup onunla hükmeden ve onu ta’lîm eden kimsedir.” (Buhârî, İlm, 15)

BU HADİSTEN NE ANLAMALIYIZ?

Rasûlullâh Efendimiz (s.a.v) bir defasında da şöyle bu­yurmuşlardır:

“İki kişiden başkasına gıbta edilmez:

Biri; Allâh ona Kur’­ân öğretmiş, o da gece saatlerinde ve gündüz vakitlerinde durmadan Kur’ân okur. Komşusu bunu işitir ve:

«‒Keşke filana verilen Kur’ân nimeti gibi bir nimet bana da lûtfedilse de onun yaptığı gibi bende yapabilsem!» der.

İkincisi; Allâh ona da mal vermiştir, o da malını Cenâb-ı Hakk’ın yolunda sarfetmektedir. Bunu gören bir kişi:

«‒Keşke filana verilen mal gibi bana da verilse de onun yaptığı gibi ben de yapabilsem!» diye imrenir.” (Buhârî, Fedâilü’l-Kur’ân, 20)

Hz. Ömer (r.a):

“Bir makâm ve mevkîye getirilmeden evvel fakîh olunuz yani dînî alanda derin ve geniş bir ilim sahibi olunuz!” buyurur. (Buhârî, İlm, 15)

İmâm Buhârî (r.a) bu sözün ardından şöyle buyurur:

“Bir makam ve mevkîye getirildikten sonra da dînî ilimleri derinlemesine öğrenmeye devam ediniz! Zira Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in ashâb-ı kirâmı, ileri yaşlarında ilim öğrendiler!” (Buhârî, İlm, 15)

Süfyân ibn-i Uyeyne (r.a) Hz. Ömer’in bu sözünü şöyle açıklar:

“Çünkü bir kimse dînî ilimleri derinlemesine öğrenince riyâset sevdasını bırakır.” (İbnü’l-Cevzî, Sıfatü’s-safve, II, 236)

PEYGAMBERİMİZİN İLİM İÇİN DUA ETTİĞİ KİŞİ

İbn-i Abbâs (r.a) şöyle buyurur:

Rasûlullâh Efendimiz (s.a.v) beni kucaklayıp: «İlâhî ona Kitâb’ı öğret!» diye duâ buyurdular.” (Buhârî, İlm, 17)

BU HADİSTEN NE ANLAMALIYIZ?

İbn-i Abbâs (r.a) şöyle demiştir:

“Rasûlullah (s.a.v) he­lâya girmişti. Ben de hemen O’nun için temizlik ve abdestte kullanacağı suyu koydum. Çıkınca:

«‒Bunu kim koydu?» diye sordular. Kendisine benim koyduğum haber verildi. Bunun üzerine:

اَللّٰهُمَّ فَقِّهْهُ فِي الدِّينِ

«Al­lah’ım! Onu dînde fakih kıl, ince anlayış sahibi kıl!» diye dua ettilar. (Buhârî, Vudû, 10)

Peygamber Efendimiz’in bu duâsının kabul edildiği gün gibi zâhir olup “Hibru’l-Ümme”, “Tercümânü’l-Kur’ân”, “Sultânü’l-Müfessirîn” gibi yüce sıfatlarla ashâb ve tâbiîn arasında şöhret kazanan İbn-i Abbâs (r.a) hazretlerinin ilminin enginliği, hakîkaten Peygamber Efendimiz’in açık mûcizelerinden biridir denilmeye lâyıktır. (Ahmed Naîm Efendi, Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, I, 79-80)

İnsanları, Kur’ân’ı ezberlemeye ve ilimlerini öğrenmeye teşvik etmek ve bu hususta onlara dua etmek, Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in sünnetidir. Bu faziletli sünnete bütün mü’minlerin sıkı sarılması îcâb eder.