Kettle Kireçten Nasıl Arındırılır?

Mutfağın vazgeçilmezlerinden kettle (su ısıtıcı), zamanla kullanıma bağlı olarak kireçle kaplanır.

Mutfağın vazgeçilmezlerinden kettle (su ısıtıcı), zamanla kullanıma bağlı olarak kireçle kaplanır. Bu kireç parçaları ısınan suyla birlikte yemeklere ya da kahve ve çaylara da aktarılır.

Mutfakta en sık kullanılan aletlerden biri olan su ısıtıcının kireçten arındırılması hem uzun kullanımı hem de kirecin yiyecek ve içeceklerinize karışmaması için önemlidir. Besinlerinize karışan kireç kötü bir tat bırakacaktır. Bunu engellemek için su ısıtıcınızı düzenli olarak temizleyin.

SU ISITICISI NASIL TEMİZLENİR?

Su ısıtıcısını elma ya da üzüm sirkesi ile temizleyebilirsiniz. Su ısıtıcısına bir bardak sirke ile kireçli alanı kaplayacak kadar su koyun. Suyu bir iki kez kaynatın. Kaynadıktan sonra ısıtıcıyı kapatın ve suyun ılınmasını bekleyin. Böylece kireç çözülecektir. Suyu boşaltın ve ısıtıcıya temiz su ekleyin. Bu halde birkaç kez daha çalıştırın. Böylece sirke tadı da geçecektir. Eğer eve sirke kokusu yayıldıysa, camları açarak evi havalandırın.

Kireçten kurtulmak için limon tuzu da kullanabilirsiniz. Sirke ile temizlediğiniz gibi, sirke yerine limon tuzu kullanarak, aynı yöntemle kireci temizleyebilirsiniz. Suya 1-2 yemek kaşığı limon tuzu ilave etmeniz gerekir. Bu işlem bittikten sonra da ısıtıcıyı birkaç kez temiz suyla çalıştırın. Bu işlem sirkeden daha kokusuzdur.

Son olarak, kireç çözücü kimyasal maddeler kullanabilirsiniz. Kimyasal maddeler sağlığa zarar verebilmektedirler. Bunun için ilk iki yöntemin kullanılması tavsiye edilir.

Bu yöntemleri kullanarak ısıtıcınızı kireçten arındırabilirsiniz. Böylece daha uzun süre kullanım imkânına kavuşursunuz.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.