Kestanenin İnanılmaz Özellikleri

Kış geldi, havalar iyice soğumaya başladı. Gelen soğuklarla birlikte hasadına sonbahar ortalarında başlanan kestane de çarşı ve pazarlardaki yerini aldı. Kışın, sokaklarda caddelerde gezerken çıtır çıtır görüntüsüyle, pişirme tezgahlarından mis gibi burnumuza gelen kokusuyla içimizi ısıtan kestanenin hayatımızda hangi özellikleriyle yer aldığını hiç düşündünüz mü?

Beslenme ve diyet uzmanı Güzin Çaltı Yener zenginlik kaynağı kestanenin mühim özelliklerini anlatıyor;

KESTANE BİR MEYVA MIDIR?

Kesasında bol lifli bol karbonhidratlı bir tohumdur. Eski zamanlardan beri beslenmemizde mühim bir yer tutan kestanenin Türk kültüründeki yeri ise apayrıdır. Özellikle soğuk kış akşamlarının vazgeçilmez eğlenceli atıştırmalığı olan bu tohumlar aynı zamanda yemeklerde nişastalı yapısından dolayı lezzet verici ve kıvam arttırıcı olarak yine; kestane şekeri, kestane püresi, kestane ezmesi gibi tatlı formlarıyla da bizlere lezzetli alternatifler olarak sunulabilmektedir.

Kestane, doyurucu özelliğinin yanı sıra beslenmemize katkı sağlayan birçok besin öğesine sahiptir.

Vitamin zengini: Kestane diğer sert kabuklu yemişlerin aksine vitamin ve mineral oranının da yüksek olmasıyla ön plana çıkmaktadır.

C vitamini kaynağı: Aynı zamanda yağ oranı düşük olan kestane, başta nişasta ve çeşitli şekerler olmak üzere iyi kalitede sindirilebilen lifler, B1, B2 ve C vitaminlerini de bol miktarda içermektedir.

Kansere karşı koruyucu: Güçlü bir anti-oksidan olan kestane, içerdiği flavanoidler sayesinde zararlı serbest radikallere karşı koruma sağlayarak kansere karşı da koruyucu etki göstermektedir.

Demir deposu: Kestane; demir, kalsiyum, magnezyum, mangan, fosfor ve çinko gibi mineraller bakımından da zengin olup çok ta iyi bir potasyum kaynağıdır.

Çölyak hastalığına kestane: Kestane aynı zamanda gluten içeriği olmayan bir yemiş olduğundan gluten içermeyen besinlerin hazırlanmasında da kullanılır; dolayısıyla kestane, gluten duyarlılığı, buğday alerjisi ve çölyak hastalığı olanlar için de oldukça uygun bir besindir.

Şeker hastaları dikkat! Kestane yüksek karbonhidrat içeriği sebebiyle diyet yapanlarda kontrollü şekilde tüketilmesi gereken bir besindir. Özellikle diyabet gibi hastalıkları olan bireylerde fazla miktarlarda kestane tüketimi kan şekerinin çok fazla yükselmesine sebep olabilir. Bu yüzden şeker hastaları kestane tüketiminde porsiyon kontrolüne çok dikkat etmelidirler.

3 iri tane ya da 6 küçük tanesinin 1 dilim ekmek kadar enerji verdiğini ve bol nişasta dolayısıyla karbonhidrat içeriğini de göz ardı etmememiz gereken kestane; şeker hastalarında kan şekeri takibinde kontrolü kaybetmemek için ve dengeyi sağlayabilmek için günde 5-6 taneden fazla tüketilmemeli ve bir ara öğün gibi tüketilmelidir.

NASIL PİŞİRELİM?

Kestaneyi sağlığa zarar vermeyecek şekilde tüketmek için haşlayarak hazırlamak ilk alternatif olmalıdır. Mangalda pişirilecekse serbest radikal oluşumunu engellemek için ateşe yakın olmamasına itina gösterilmelidir. Fırında veya tavada pişirme yöntemleri de sıklıkla kullanılan pişirme alternatifleridir.

Kestane haşlandığında nem oranı yükselmekte ve toplam enerji değeri % 25 azalmaktadır. Haşlama esnasında kestanenin nişasta bileşimi değişmekte ve ayrıca potasyum ve sodyum miktarları bir miktar azalmaktadır.

Kestanenin kavrulduğu takdirde nem oranı % 20 azalırken, şeker miktarının % 10 oranında yükseldiği; dolayısıyla da enerji değerinin arttığı bildirilmektedir. 100 gr yenilebilir haşlanmış kestane yaklaşık 120 kalori iken; aynı miktarda kavrulmuş yani kestane kebabı dediğimiz şekliyle kestane; tam 200 kalori enerji vermektedir.

KESTANELİ PİLAV NASIL YAPILIR?

Malzemeler:

2 su bardağı kepekli pirinç

5 su bardağı et suyu/su

3 yemek kaşığı zeytinyağı

2 orta boy soğan

200 gr kestane

2 yemek kaşığı kuş üzümü

2 yemek kaşığı dolmalık fıstık

1 tatlı kaşığı organik pekmez

1 tatlı kaşığı çekilmiş himalaya tuzu

3-4 damla limon suyu

Hazırlanışı:

Esmer pirinci ılık tuzlu suda 30 dakika kadar beklettikten sonra yıkayıp süzgece alınız. Kestanelerin kabuklarını soyup tuzlu suda haşlayınız. Zeytinyağını tencerede ısıtıp, daha önceden küp küp doğradığınız soğanları zeytinyağında soteleyiniz.

Süzülmüş esmer pirinçleri ekleyip birkaç dakika daha karıştırınız. Haşlanmış kestaneleri, dolmalık fıstığı ve kuş üzümlerini de ilave ediniz. Son olarak ta et suyu/suyu, pekmez ve tuzu ekleyip su kaynayıncaya kadar yüksek ateşte pişiriniz ve su kaynayınca limon suyunu da koyup ocağın ısısını düşürünüz. Yaklaşık 20-25 dk kısık ateşte pişiriniz.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.