Kendi Bakıma Muhtaç Ama O Sokak Hayvanlarına Bakıyor

Çocukluğunda anne ve babasının ayrılmasının ardından bir süre sokaklarda yaşamak zorunda kalan 79 yaşındaki Türkan Kasap, sahipsiz bulduğu yaralı, hasta ve yavru hayvanların bakımını üstleniyor.

Meşrutiyet Mahallesi'nde ikamet eden ve 6 yıl önce eşini kaybeden Türkan Kasap çocukluğundan bu yana sokakta bulduğu yavru, hamile, yaralı veya terk edilmiş kedilerin bakımını yaşadığı tek katlı evinin önünde yapıyor.

Sahipsiz hayvanlara her gün evinde özel hazırladığı yiyeceklerden veren, gününün büyük bölümünü onları severek geçiren Kasap, hayvan sevgisiyle çevresindekilerin de takdirini kazandı.

ACINACAK HALDEYİM AMA "ÖNCE ALLAH SONRA HAYVANLAR" DİYORUM

Kasap, başıboş kedi ve köpeklere çocukluğundan bu yana yardım eli uzattığını, hasta olduklarında da göz damlası, merhem gibi ilaçlar alarak onlarla ilgilendiğini söyledi.

Bu hayvanların bakımı, aşısının yapılması ve iyileştirilmesi için ilgililer ile de sürekli irtibat halinde olduğunu dile getiren Kasap, şöyle devam etti:

"Ben hayvanlara çok acıyorum. Şu anda oturduğum evimin önünde sabah akşam 50'yi aşkın kedi toplanır, her gün onları doyururum, severim, onlarla oynarım. Sadece kediler değil, köpeklere de bakıyorum. Kalp rahatsızlığım var, yaşlılığa bağı olarak çok fazla ayakta duramıyorum ve hareket edemiyorum. Kendim acınacak haldeyim ama 'Önce Allah, sonra hayvanlar' diyorum.

Sağolsun, komşularım yiyecek getiriyor, mama alıyorlar. Ben de tavuk kemiği alıyorum, onları tencerede kaynatıp içine ekmek atıyorum. Yiyebilsinler diye elimle iyice ezerek gazete üstüne seriyorum. Sonra geliyorlar, yiyen gidiyor, yiyen gidiyor."

"KİMSESİZ KALDIĞIMDA HAYVANLAR AİLEM OLMUŞTU"

Bebekliğinde anne ve babasının ayrılması, annesinin de daha sonra vefat etmesinin ardından bir süre sokaklarda yaşamak zorunda kaldığını ve çoğu zaman köpeklerle yattığını anlatan Kasap, hayvan sevgisi oluşmasında bunun büyük etkisi olduğunu dile getirdi.

Hayvan sevgisinden dolayı Uluslararası Avrasya Köpek Irkları Koruma Federasyonunca (AVKIF) kendisine plaket takdim edilen Kasap, 3 ayda bir aldığı 650 lira tutarındaki 65 yaş aylığıyla 50 lira kira ödediği derme çatma evinde geçimini sürdürüyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.