Keçiboynuzu Sütle Birleşince Neye İyi Geliyor?

Afyon Kocatepe Üniversitesi'nde yapılan bir çalışmada, sütle birleştirilen keçiboynuzunun çocuklarının gelişimine katkısının yanı sıra radyasyona karşı koruyucu etkisi bulunduğu tespit edildi.

Afyon Kocatepe Üniversitesinde (AKÜ) Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Abdullah Çağlar, cep telefonu, televizyon, kablosuz internet ve diğer elektromanyetik cihazlar vasıtasıyla insanların aşırı derecede nükleer saldırıya maruz kaldığını söyledi.

Bu durumun, insanlarda birçok hastalık ve olumsuzluklara yol açtığının bilimsel olarak da saptandığına dikkati çeken Çağlar, radyasyona karşı "kalkan" olabilecek tedbirler alınması gerektiğini anlattı.

RADYASYONA KARŞI EN İYİ KORUYUCU SÜT

Sütün, radyasyona karşı en iyi koruyucu olarak bilindiğini dile getiren Çağlar, şöyle konuştu:

"Radyasyonun yoğun olduğu yerlerde ve kimyasal işlerde çalışan kişilere süt ve yoğurt verilerek mesleki hastalıklardan korunma yoluna gidildiğini biliyorduk. Şimdiye kadar süt ve süt ürünlerinin radyasyona karşı en büyük koruyucu, ilaç olduğu bilinen bir gerçekti. Keçiboynuzu, radyasyona karşı mükemmel bir koruyucu. Üniversitemiz Gıda Mühendisliği Bölümünde, son olarak hazırlanan bir projede keçiboynuzu sütle birleştirildi. Öğrencimiz Nermin Özge Bilge'nin geliştirdiği ürün, özellikle ailelerin büyük ilgisini çekti. Sütle birleştirilen keçiboynuzu, çocukların gelişimindeki katkısının yanı sıra onları radyasyona karşı da koruyor."

Radyasyondan daha çok çocukların ve ileri yaşlardaki kişilerin etkilendiği bilgisini veren Çağlar, bunun neden olabileceği riskleri bertaraf edebilmek için sütün keçiboynuzuyla tüketilmesini önerdi.

Çağlar, süt ve keçiboynuzunun, radyasyona karşı çift etkili bir ilaç olacağını sözlerine ekledi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.